Hz Ebubekir (ra) Dönemi
 

HİCRİ 11.YIL

Hazreti Ebubekir (r.a) Halife seçiliyor

Hz. Peygamber vefat ettiğinde Medineli Müslümanlar (Ensar) halife seçmek için Beni Saide gölgeliği (sakifesi) denilen yerde toplandılar.
Sa’d b. Ubade’ye biat etmek üzere olduklarını ashabtan birisi Hz. Ebu Bekir ve Ömer’e haber verdi.
Sa’d burada bir konuşma yaparak Ensar’ın üstünlüğünden ve faziletinden bahsederek hilafetin kendi hakları olduğunu ileri sürdü.
Hz. Ebu Bekir’de bir konuşma yaparak Ensar’ın hakkını teslim etti.
Ancak Hz. Peygambere ilk iman edenlerin Muhacirler olduğunu ve her türlü sıkıntıya ilk onların göğüs gerdiğinden bahsetti.
Ensar’ı sakin olmaya davet etti.
“İşte Ömer, işte Ebu Ubeyde hangisine isterseniz ona biat edelim dedi.
Hz. Ömer ve Hz. Ubeyde hilafetin herkesten çok hak edenin Ebubekir olduğunu söylediler
ve Hz. Ebu Bekir (r.a) 'e biat ettiler.
İlk biat eden Hz.Ömer (ra) dir.

(Sakīfetü Benî Sâide toplantısına Ensar ve Muhacirlerin büyük bir kısmı katılamadığı ve Hz. Ebû Bekir'e sadece belli sayıda kişi biat ettiği için bu biata "el-bey'atü'l-hâssa" denilmiştir.
Bu toplantı Hz. Peygamber'in (sav) vefat ettiği 8 Haziran 632 günü öğle saatlerinden sonra başladı ve akşama kalmadan bitti.)


Hz Ömer ve Hz Ebubekir'in konuşmaları

"Beni Saide gölgeliğinde sabahleyin Ebu Bekir'e bey'at edildiği zaman Ebu Bekir oturdu.
Ömer kalkıp ondan önce konuşmaya başladı.
Allah'a hamd ü senada bulunduktan ve onu layıkı veçhiyle övdükten sonra özetle şöyle dedi:
Yüce Allah sizin idarenizi, Rasûlullah'ın arkadaşı ve mağarada iki kişiden ikincisi olan en hayırlınızın eline vermiştir.
Kalkın, ona bey'at edin."

Sonra Ebu Bekir konuşmaya başladı.
Allah'a layıkı veçhiyle hamd ü senada bulunduktan sonra şöyle dedi:
İmdi ey insanlar! Ben sizin en hayırlınız olmadığım halde idarenizin başına geçtim.
Eğer iyi idare edersem bana yardım edin.
Eğer kötü davranırsam beni düzeltin.
Doğruluk emanettir.
Yalan hıyanettir.
Sizin en zayıfınız, hakkını alıp kendisine verinceye kadar benim nazarımda en güçlünüzdür.
înşaallah bunu böyle yapacağım.
Sizin en güçlünüz de başkasının kendisindeki hakkını alıp sahibine verinceye kadar benim nazarımda en zayıftır.
înşaallah bunu böyle yapacağım.
Bir kavim Allah yolunda cihadı terkederse, Allah mutlaka onları yardımsız bırakır, zillete düşürür.
Bir kavimde fuhşiyat yayılırsa, Allah onlara umumi bela verir.
Ben, Allah ve Rasûlüne itaat ettiğim sürece siz de bana itaat edin.
Ben Allah ve Rasûlüne isyan edersem sizin üzerinizde itaat hakkım kalmaz.
Kalkın, namazınızı kılın, Allah size rahmet etsin.
"


Hz. Muhammed (sav) efendimizin defni

Hz. Peygamber'in cenazesi halife seçiminin pazartesi günü akşam saatlerinde sonlanmasından sonra salı günü sabahı yıkandı.
Kimin yıkayacağı ile ilgili konuşmalar yapılırken Hz. Ebubekir "O'nun temiz vücudunu yıkamak Ehl-i Beytin hakkıdır" dedi.
Yaklaşık 20 metrekarelik küçük odaya çok sayıda kişi girmek isteyince kapı içeriden kilitlendi ve büyük ısrarlar sonucu sadece Medineli Ensar'ı temsilen Hz. Ali'nin müdahalesi ve izniyle Evs bin Havli içeri alındı.
Hz. Peygamber'in cenazesini Hz. Abbas, Fadl bin Abbas, Kusem bin Abbas, Üsâme bin Zeyd ve Hz. Peygamber'in azadlısı Şakran'ın (Salih) yardımıyla Hz. Ali yıkadı.
Hz. Ali, eline doladığı bir bezle üstündeki elbiseyi çıkarmadan, vücudunu elbise altından sıvazlayarak yıkarken; Hz. Ali hariç herkes gözlerini kapattı.
Hz. Peygamberin vücudu üç parça kefenle sarıldı.
Naaşı yıkanıp kefenlendikten sonra sedir üzerine bırakıldı.
Cenaze namazını kimin kıldıracağı gündeme gelince Hz. Ali, "O bizim dünyada imamımız, ahrette de imamımızdır.
Kimse onun cenazesine imamlık yapmayacak" dedi.
Hz. Ali'nin bu sözü üzerine önce Ehli Beyt'e mensup erkek, çocuk ve kadınlar tek tek içeri girerek tekil (imamsız) olarak cenaze namazını kıldılar
Sonra da halkın geri kalan erkek ve kadınları gruplar halinde içeri girerek cenaze namazını kıldılar.
Bu durum salı günü sabahından gece saatlerine kadar devam etti.
Bazı sahabiler, Hz. Peygamber'in Baki Mezarlığı veya Uhud Meydanı'na, bazıları ise doğum yeri olan Mekke'ye gömülmesini istediler; ancak Hz. Aişe'nin daha önce gördüğü bir rüya ve Hz. Ebu Bekir'in peygamberimizden "Peygamberler öldükleri yere gömülürler" sözünü nakletmesi üzerine vefat ettiği odada gömülmesine karar verildi.
Mezarın kazılması için bu konuda uzman Mekkeli Ubeyde bin Cerrah ve Medineli Ebu Talha bin Zeyd'e haber gönderildi.
Medineli Ebu Talha daha önce geldiğinden mezarı o kazıp hazırladı.
Hz. Peygamberi mezara Hz. Ali, Hz. Fadl bin Abbas, Hz. Kusem bin Abbas ve Hz. Şakran (Salih) indirdi.

Fedek Mevzuu

Hayber’in fethinden sonra barış yoluyla alınan ve yarısı Hz. Peygamber’e tahsis edilen köy (hurmalık) Fedek (bugünkü Hâit) Medine ile Hayber arasında, Medine’ye yaklaşık 150 km. mesafede yahudilerin yaşadığı bir yerdi.
Hz. Peygamber, Hayber’in fethinden sonra ensardan Muhayyesa b. Mes’ûd’u Fedek halkını İslâm’a davet için gönderdi. Fedek halkı topraklarının yarısı karşılığında Resûlullah ile anlaşmak istediler.
Resûl-i Ekrem, müslümanların istedikleri zaman yahudileri çıkarmaları şartıyla bunu kabul etti.
Böylece Fedek savaş yapılmadan ele geçirildiği için arazisinin yarısı Hz. Peygamber’e tahsis edildi.
Resûlullah buradan elde edilen geliri amme işlerine, yolcu ve misafirlere, ayrıca ailesine sarfederdi.
Resûl-i Ekrem’in vefatından sonra gerek hanımlarının gerekse kızı Fâtıma’nın Halife Ebû Bekir’den bazı istekleri oldu.
Hz. Peygamber’in vefatı üzerine hanımları Resûl-i Ekrem’in Hayber ve Fedek’teki hisselerinden miraslarını almak için Hz. Osman’ı Hz. Ebû Bekir’e gönderdilerse de Hz. Âişe onlara Resûlullah’ın, “Biz peygamberler miras bırakmayız, bizim bıraktıklarımız sadakadır” dediğini söyledi.
Bunun üzerine isteklerinden vazgeçtiler.
Ayrıca Hz. Ali’nin halife olduktan sonra Fedek’in statüsünü ilk üç halife dönemindeki şekliyle devam ettirmesi Hz. Ebû Bekir’in isabetli hüküm verdiğini göstermeye yeterlidir.

Hz Fatıma (ra)'nın vefatı

Hz. Peygamber’e çok düşkün olan Hz. Fâtıma babasının vefatından dolayı çok sarsıldı.
Hz. Fâtıma, Resûlullah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in ölümünden beş buçuk ay sonra 3 Ramazan 11 (22 Kasım 632) tarihinde vefat etti.
Cenaze namazını Hz. Abbas veya Hz. Ali (Radıyallâhu Anhümâ) kıldırdı.
Vasiyeti üzerine geceleyin Hz. Ali, Hz. Abbas ile oğlu Fazl tarafından Cennetü’l-baki‘a defnedildi.
Resûl-i Ekrem, “Fâtıma benim bir parçamdır, onu sevindiren beni sevindirmiş, onu üzen de beni üzmüş olur”ve, “Bana melek gelerek Fâtıma’nın cennetliklerin hanımefendisi olduğunu müjdeledi” demiştir

(Efendimiz (sav) Sefere giderken aile fertlerinden en son Hazreti Fâtıma ile vedalaşır, seferden dönünce de ilk olarak onunla görüşürdü ve Hz. Fatıma ile şakalaşarak Ona 'Ümmü ebiha' (Babasının annesi) diye hitap ederdi.
Hz. Peygamber hasta yatağında kızı Hz. Fatıma'ya 'Kur'ân-ı Kerîm'i Cebrâil ile her yıl bir defa birbirlerine okuduklarını, bu sene Cebrâil'in aynı maksatla iki defa geldiğini, bunun ise vefatının yaklaştığına işaret olduğunu söylemesi üzerine Hz. Fatıma ağlamaya başladı.
Hz. Peygamber Hz. Fatıma'nın kulağına ailesinden ilk önce kendisine onun kavuşacağını, ayrıca onun mümin kadınların efendisi olduğunu söylemesi üzerine de Hz. Fatıma gülümsedi.)

İrtidad hareketleri ve Usame Ordusu

Hz. Ebû Bekir'in (r.a) halife seçilmesi akabinde, birçok irtidat ve itaatsizlik hâdiseleri görülür.
Mekke'lilerde dinden dönmek istediler.
Hatta o zamanın Mekke valisi Attab b. Esed halktan çekindi ve gizlendi.
Fakat Süheyl b Amr, Kureyş halkını bir araya toplayarak veciz bir konuşma yaptı.
“Ey Kureyş halkı!
En son İslamiyet’e giren ve ilk önce ondan dönen kimselerden mi oluyoruz?
Yemin ederim ki, bu din şarktan garba kadar uzanacak, her tarafı kaplayacaktır...”

Sakiflilerde dinden dönmeyi düşünmüş onlarıda Osman b Ebi'l As (ra) vazgeçirmişdir
Bu esnada Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından hazırlanmış Üsame ordusu vardır.
Hz. Ömer (r.a), bu ordunun gönderilmemesi taraftarıdır.
Hz. Ebû Bekir ise çok kararlıdır; "Köpekler kurtlar üzerime saldıracak olsa bile yine de Üsame ordusunu gönderirim." der.
Çünkü ona göre, Üsame'nin gönderilmesi Resulullah'ın emridir.
Ordu kumandanı : Hz Usame b Zeyd b. Harise idi
Orduda Hz Ebubekir, Hz Ömer ,Hz Ebu Ubeyde,Hz Sad b Ebi Vakkas vardı
Düşman Rumlar idi ..
Fakat çarpışma olmamıştır.
Bu boşluğu fırsat bilen bazı kabileler, Medine'ye baskın düzenlerler.
Alınan istihbarat üzerine Hz. Ebû Bekir, Hz. Ali, Hz. Zübeyr, Hz. Talha ve Hz. Abdullah b. Mesud'u Medine'de görevlendirmişti.
Beklenen baskın gece gerçekleşir; fakat geri püskürtülür, Medine dışlarına kadar takip edilirler.
40 gün kadar sonra ise Üsame ordusu geri döner.
Bu arada irtidad edenlerin içinde Uyeyne b Hısn'ı görüyoruz
Gatafan Kabilesi de ona uydu

Üsame ve ordusu hakkında

Bazı sahabiler Hz. Ebû Bekir'e gelerek, Hz. Üsâme'nin çok genç ve tecrübesiz, ayrıca da âzatlı bir kölenin oğlu olduğunu ileri sürerek onu değiştirmesini teklif ettiler.
Bazıları da Hz. Muhammed'in ölümü üzerine 'Ridde' (Dinden çıkma) olaylarının arttığını, bu hassas dönemde Medine'ye saldırılar olabileceğini, bu nedenle ordunun gönderilmemesi gerektiğini söylediler.
Hz. Ebubekir bütün bu teklif ve itirazları, "Hz. Muhammed'in tayin ettiğini azledemem" diyerek reddetti ve orduyu, 1 Rebîülâhir 11 (26 Haziran 632)'de sefere çıkardı.
Üsame'yi onere etmek için, Üsame atlı kendisi yaya olarak Usame ile birlikte Medine dışına kadar yürüyerek orduyu yolcu etti.

Rasûlullah (s.a.v.)'ın, Zeyd b. Harise ile Cafer-i Tayyar ve Abdullah b. Revaha'nın öldürüldükleri Şam'ın Belka nahiyesinin sınırlarına göndermek için hazırladığı bu ordu, Cüruf e gidip ordugah kurdu.
Aralarında Ömer b. Hattab da vardı. Anlatıldığına göre Ebu Bekir es-Sıddık da vardı.
Ancak Rasûlullah, imamlık yapması için onu ordudan çıkardı.
Rasûlullah (s.a.v.)'m hastalığı ağırlaşınca ordu Cürüfte kalmaya devam etti.
Vefat edince musibet büyüdü îş zorlaştı. Medine'de nifak zuhur etti.
Medine çevresindeki Arap kabilelerinden bazıları irtidad etti.
Diğerleri, Hz. Ebu Bekir'e zekat vermeye yanaşmadılar.
Mekke ve Medine dışında Cuma namazı kılınan bir şehir kalmadı.
Bu ordunun uğradığı Arap kabileleri korktular.
Ordu, çok güçlü kabilelere uğradı.
Kırk gün dolaştılar.
Döndükten sonra Hz. Ebu Bekir bu defa orduyu, mürtedler ve zekat vermeyenlerle savaşmak için tekrar göreve gönderdi.
Bu ordu, irtidad etmek isteyen hangi kabileye uğradıysa, o kabile şöyle dedi: - Eğer Müslümanların gücü olmasaydı, böylesine büyük bir ordu­yu sefere çıkaramazlardı.
Şimdi biz onları Rumlarla karşılaşıncaya ka­dar kendi hallerine bırakalım.
Üsame ordusu, Rumlarla çarpıştı.
Rumları hezimete uğ­rattı.
Salimen Medine'ye döndü.
Müslümanlar da îslâm üzere sebat ettiler."

Hz. Ebu Bekir'in İrtîdad Eden Ve Zekat Vermeyenlerle Savaşmaya Hazırlanması

Rasûlullah (s.a.v.), vefat edince birçok Arap kabilesi irtidad etti.
Medine'de nifak zuhur etti.
Beni Hanife kabi­lesi ile birçok kimse Yemame'de Müseylemetü'l-Kezzab'ın saflarına ka­tıldı.
Beni Esed ve Tay kabileleriyle birçok insan da peygamberlik iddia­sında bulunan Tuleyha el-Esediye iltifat edip yöneldiler.
Müseyleme-tü'l Kezzab da peygamberlik iddiasında bulunmuştu, işler karışmış, durum çok zorlaşmıştı.
Ebu Bekir es-Sıddık, Üsame ordusunu yola çı­karmıştı.
Ebu Bekir'in yanındaki asker sayısı azalmış, bedevilerin bir­çoğu Medine'ye hücum etmeye niyetlenmişlerdi.
Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir, Medine girişlerine bekçiler yerleştirmişti.
Bunlar sabaha kadar Medine'yi bekliyorlardı.
Bu bekçi ve muhafızların komutanların­dan bazıları şunlardı: Ali b. Ebi Talib, Zübeyr b. Avvam, Talha b. Abdul­lah, Sa'd b. Ebi Vakkas, Abdurrahman b. Avf ve Abdullah b. Mesud idi.

Bazı Arap heyetleri Medine'ye gelmeye başladılar.
Bunlar namaz kılmayı kabul ediyor, ama zekat vermeye yanaşmıyorlardı.
Bazıları ze­kat vermeyi kabulleniyorlarsa da bunu Ebu Bekir'e vermek istemiyorlardı.
Rasûlullah'a aramızda bulunduğu sürece itaat ettik.
Ama Ebu Bekir'in hakimiyeti de ne demek oluyor?
Buna şaşıyoruz."
Sahabeler bunları zekat vermemeleri hususunda kendi hallerine bırakması, iman tamamen kalplerine yerleşinceye kadar onları İslâm'a ısındıncı bir davranış içine girmesi için Ebu Bekir ile konuşup bazı tek­liflerde bulundular.
Böyle yapıldığı takdirde bunların daha sonra zekat vereceklerini ifade ettiler.
Ama Hz. Ebu Bekir es-Sıddık, bu teklifleri kabul etmedi ve böyle bir davranış içine girmeyi de yeğlemedi.
"Ömer b. Hattab, Ebu Bekir'e dedi ki:  İnsanlarla ne diye savaşıyorsun?
Oysa Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Allah'tan başka ilah bulunmadığına, Muhammed'in de Allah'ın rasûlü olduğuna şahadet etmelerine kadar insanlarla savaşmakla emrolundum.
Eğer onlar bu sözü söylerlerse canlarını, mallarını hak etme dışında bana karşı korumuş olurlar."
Ebu Bekir, buna karşılık şu cevabı verdi: - Allah'a yemin ederim ki, onlar (daha önce zekat olarak verdikle­ri) bir oğlağı başka bir rivayete göre ise bir yuları bana vermeyecek olurlarsa, onlarla bu yüzden savaşırım.
Çünkü zekat, malın hakkıdır.
Allah'a yemin ederim ki, namaz ile zekat arasında ayırım yapan kimse ile savaşacağım.
Ömer dedi ki: "Bu, Allah tarafından Ebu Bekir'in kal­binin savaşa açılmış olduğunu gösteriyordu ve bunun doğru olduğunu da anladım.
" Ben derim ki: Yüce Allah, bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Eğer tevbe eder, namaz kılar ve zekat verirlerse yollarını serbest bırakın." (et-Tevbe, 5.)
Hz. Pey­gamber (s.a.v.), şöyle buyurmuştur: "İslâmiyet beş şey üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed'in Allah Rasûlü olduğuna şahadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, Beyt'i haccetmek ve ramazan orucunu tutmak."

Başlarında Tuleyha b. Hüveylid el-Esedî adındaki kahin olmak üzere Esed ve Gatafan kabileleri, başlarında Eş'as b. Kays el-Kindî olmak üzere Kinde kabilesi ile bağlıları ve başla­rında Esved b. Ka'b el-Ansî adındaki kahin olmak üzere Mezhic ve bağlı kabileleri irtidad ettiler.

Mağrur b. Numan b. Munzir'le beraber Rebia kabilesi de irtidad etti.

Hanife kabilesi, Müseyleme b. Habib b. el-Kezzab'la birlikte kendi mürtedliklerini devam ettiriyorlardı.

Enes b. Abdi Yaleyl'le birlikte Süleym kabilesi irtidad etti.

Kahin bir kadın olan Secah'la birlikte Beni Temim kabilesi de irtidad etti."

Kasım b. Muhammed dedi ki: "Esed, Gatafan ve Tay kabileleri, Tuleyha el-Esedinin liderliğinde toplandılar, Medine'ye heyetler gönderdiler.
Medine'nin önde gelen şahsiyetlerine uğrayıp konuk oldular.
Hepsi onları konuk olarak kabul ettiler.
Sadece Abbas, onları kabul etmedi. Bunlar, konuk oldukları kimseleri Ebu Bekir'e gönderdiler ki, zekâtı vermemelerini kabul etsin de kendileri sadece namaz kılmakla yetinsinler.
Ancak Cenâb-ı Allah Ebu Bekir'e, hak yolda sebat etme azmini verdi.
Ebu Bekir: Eğer bir yuları benden esirgeyecek olsalar bile onlarla cihad ede­rim, dedi.
Onları reddetti.
Onlar da aşiretlerine döndüler ve Medine nü­fusunun azlığını kavimlerine bildirdiler. Onları Medine'ye saldırmaya teşvik ettiler.

Ebu Bekir (r.a.) de Medine girişlerine bekçiler ve muhafızlar yerleştirdi.
Medinelileri Mescid-i Nebevî'de toplantıya çağırdı.
Top­lantının açılışında şöyle bir konuşma yaptı: - Doğrusu dünya kafirdir.
Yeryüzündeki insanların heyetleri sizin az olduğunuzu görmüşlerdir.
Siz onların geceleyin mi, yoksa gündüzleyin mi üzerinize geleceklerini bilmiyorsunuz.
Onların size en yakın olanları bir beridlik mesafededir.
Onlar, sadece namaz kılmalarını ama zekat vermemelerini kabul etmemizi, kendileriyle anlaşacağımızı ümid ediyorlardı, ama bu tekliflerini kabul etmedik.
Siz onlar için gerekli ha­zırlığı yapın.
Onlar size saldırabilirler."
Çok geçmeden üç gün sonra onlar, Medine'ye saldırıya geçtiler.
Adamlarının yarısını kendileri için ihtiyat olsunlar diye Zi-Huseyn mıntıkasında bıraktılar.
Medine girişlerindeki muhafızlar, mürtedlerin Medine'ye saldırıya geçtikleri haberini gönderdiler.
Hz. Ebu Bekir de yerlerinden ayrılmamaları için muhafızlara talimat gönderdi.
Ken­disi de Medinelilerle birlikte develere binip mürtedlere karşı çıktı.
Düş­man dağıldı.
Müslümanlar, develeri üzerinde onları takibe koyuldular.
Nihayet Zi-Huseyn mıntıkasına vardıklarında ihtiyat kuvvetleriyle de karşılaştılar.
Bütün düşman yığınları Müslümanlara karşı hücuma geçtilerse de fetih Müslümanlara nasib oldu.
Ebu Bekir es-Sıddık, cemaziyelahir ayında Medineliler ve Medine girişlerindeki muhafızlarla birlikte yola çıktı.
Medine çevresinde bulu­nup Medine'ye saldırıya geçen bedevilerin üzerine gitti. Beni Abs, Beni Mürre, Beni Zübyan, onlarla işbirliği yapan Beni Kinane kabilesi ki bunlara Tuleyha da, oğlu Hibal vasıtasıyla takviye göndermişti Hz. Ebu Bekir'le karşılaştıkları zaman bir tuzak kurdular.
O gece düşmanlara, Müslümanlar birşey yapamadılar.
Nihayet Medine'ye döndüler.
Hz. Ebu Bekir, onları takibe başladı.
Bu, fethin başlangıcı oldu.
Müşrikler orada alçaldılar.
Müslümanlar güçlenip yüceldiler.

Beni Zübyan ve Beni Abs kabileleri, aralarında ya­şayan Müslümanlara saldırıp onları öldürdüler.
Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir, aralarındaki Müslümanları öldüren kabilelerden, öldürdükleri Müslümanlar sayısınca hatta daha fazla müşriki öldürmeye yemin etti.
Hz. Ebu Bekir, güçlü ve muzaffer olarak salimen hem de ganimet elde etmiş ola­rak Medine'ye döndü.

Secah Ve Beni Temîm Olayı

Beni Temim kabilesi, irtidad zamanında kendi aralarında ihtilafa düştüler.
Kimi irtidad edip zekat vermedi.
Kimi de mallarının zekatını Hz. Ebu Bekir'e gönderdi.
Bir kısım adamları da sonucu görmek için beklemeye başladılar.
Onlar bu halde iken Secah binti Haris adındaki Cezireli bir kadın yanlarına geldi.
Bu kadın Arap Hristiyanlarındandı
Peygamberlik iddiasında bulunuyor­du.
Beraberinde, kavminden ve kendilerine katılanlardan oluşan bir or­du vardı.
Ebu Bekir es-Sıddık'la savaşmaya karar vermişlerdi.
Bunlar, Beni Temim kabilesinin yaşadığı yerlere uğradıklarında, kendilerine katılmaları için Beni Temimlilere çağrıda bulundular.
Beni Temim ka­bilesinin büyük bir çoğunluğu onların bu çağrısına icabet ettiler.
Secah'ın çağrısına icabet edenlerden bazıları şunlardı: Malik b. Nüveyre et-Temimî, Utarit b. Hacib ve Beni Temim kabilesinin başta gelen emir ve eşrafından bir topluluk.
Bir grup da Secah'a katılmayıp geri
dur­dular.
Sonra aralarında savaş yapmamak üzere anlaştılar.
Ancak Ma­lik b. Nüveyre, onunla (Secah) vedalaşırken onu geri dönmekten caydır­dı ve Beni Yerbu kabilesiyle savaşmaya teşvik etti.
Sonra insanlarla sa­vaşmak üzere görüş birliği ettiler.
Ancak, "Önce kiminle savaşalım? dediler.
Secah, onlara seçili bir cevap verdi: - Bineklerinizi hazırlayın, yağmalamak için hazırlıklı olun.
Sonra da büyük kalabalığa hücum edin.
Onları bizden koruyacak bir engel yoktur.
Sonra onlar, Secah'a yardım etmek üzere sözleştiler.
Secah, ordusuyla Yemame'ye yöneldi ki, orayı Müseyleme b. Habib adındaki yalancı peygamberin elinden alsın.
Fakat kavmi, onu bu işten vazgeçirmek için uğraşıp kendisine: "Müseyleme'nin durumu güçlenmiştir." dediler.
Ama o, kendisini caydırmak isteyenlere şu cevabı verdi: "Yemame'ye yönelin.
Güvercin gibi kanat çırparak Yemame üzeri­ne uçun.
Bu, vazgeçilmez ve kararı kesin olan bir savaştır.
Ama bundan sonra melamete düşmeyeceksiniz."
Secah ve ordusu, Müseyleme'nin üzerine gitti.
Müseyleme onun ge­lişini duyunca, ülkesine gelmemesi için onu korkuttu.
Çünkü bu sırada Müseyleme, Sümame b. Asal ile savaşmakla meşgul idi.
Ayrıca Ikrime b. Ebu Cehil de Müslüman askerlerle birlikte Sümame'ye yardım etmiş­ti.
Bunlar, Müseyleme'nin bazı beldelerinde konaklamış, Halid b. Velid'in gelişini bekliyorlardı.
Müseyleme, Secah'a haber gönderdi.
Ona güven verdi ve durumu düzelirse sahip olduğu yerlerin yarısını ona vermeyi taahhüd etti.
"Al­lah bu yerleri sana verdi ve seni kayırdı." diye haber gönderdi.
Sonra kendi kavminden bir cemaatla bir arada buluşması için haber gönderdi.
Secah da kavminden kırk kişiyle birlikte atlarına binerek Müseyle­me'nin yanına gitti.
İkisi bir çadırda bir araya gelip buluştular.
Baş başa kaldıkları zaman Müseyleme, sahip olduğu yerlerin yarısını ona verme­yi teklif etti.
Secah da bunu kabul etti.
Müseyleme,Secah'a evlenme teklif etti.
Kavmim ve kavmini el ele ver­direrek bütün Arapları yeneyim? dedi
Secah'ın evlenme teklifine olumlu cevap vermesi üzerine Müseyle­me, her türlü pis teklifle Secaha kur yaptı o da kabul etti
Secah, Müseyleme'nin yanında üç gün kaldı. Sonra kavmine döndü.

Yemame savaşı

Yalancı Müseylime ile yapılan savaş
Hz. Ebu Bekir, Hz Halid'i (ra) Yemame'deki Beni Hanife üzerine gönderdi.
Ondan önce İkrime b. Ebu Cehil ile Şurahbil b. Hasene'yi de Müseyleme üzerine göndermişti.
Beni Hanife'ye karşı güç gösterememişlerdi.
Çünkü Beni Hanife savaşçılarının sayısı kırk bin kadardı.

İkrime (ra), Halid'in (ra) gelişini beklemeye koyulmuştu.
Müseyleme, Halid b. Velid'in gelişini duyunca Yemame ve Rif taraflarında Akriba denen yerde ordugah kurmuştu.
Yemameliler, onun etrafında toplandılar, ordunun yan kanatlarından birine Muhkem b. Tufeyl'i, diğerine de Rical b. Unfuv'u komutan olarak tayin etti.
Rical, Müseyleme'nin yakın arkadaşı idi.
Halid b. Velid yaklaştı.
Öncü kuvvetlerin başına Şurahbil b. Hasene'yi tayin etmişti.
Sağ ve sol kanatlara da Zeyd ve Ebu Hüzeyfe'yi tayin etmişti.
Rical b. Unfuv bir çarpışmada öldürüldü.
Onu Zeyd b. Hattab öldürmüştür
Ensâr grubunun başında Sabit b. Kays b. Şemmas vardı.
Muhacirlerin sancağını Ebu Huzeyfe'nin (ra) azatlısı Salim (ra) taşıdı.
İki ordu çarpıştı ,ilk anlarda Müslümlar bozguna uğradı.
Hz Sabit,Hz Zeyd b Hattab,Ebu Huzeyfe müslümanları gayrete getiren konuşmalar yaptı.
Hz Halid (ra) askeri dehasını konuşturdu.
Ayrıca süvarilerin başına yeniden Bera b Malik'i (ra) getirdi.
Hz Halid karşısına çıkan kafirleri tek tek öldürdü.
Müseylime kaçtı.
Savaş lehimize dönmüştü.
Bu arada Abdurrahman b Ebi Bekir (ra) şehit oldu.
Bu arada Müseylime ve adamları bir bahçeye kaçarak ,kapıyıda kapadılar.
Hz Bera b Malik (ra) kapıyı açmayı başardı.
Çarpışma şiddetlendi.
Hz Vahşi (ra) Müseylimeyi mızrağı ile öldürdü.
Zeyd B. Hattab (ra),Sabit B. Kays (ra) Abbad B. Bişr (ra) Ebu Dücane (ra) Simak B. Hareşe (ra) Ebu Hüzeyfe B. Utbe (ra) Salim B. Ubeyd (ra) Abdullah B. Ebu Bekir Es-Sıddık (ra) gibi ileri gelen sahabilerden yüzlercesi şehit oldu.

Müseylimenin de binlerce adamı öldürüldü.
O bahçeye ''ölüm bahçesi'' denmiştir.

 Zu't -Tac'ın cezalandırılması

Bir yalancı peygamber de Ummanlılar arasından çıkan Zu't Tac idi
Onu cezalandırıan İkrime b Ebu Cehil (ra) oldu.

Bahreynlilerin Îrtîdadları Ve Tekrar İslâm'a Dönüşleri

Rasûlullah (s.a.v.), Alâ b. Hadremî'yi Bahreyn meliki Münzir b. Sava ya gönderdi.
Münzir de, Alâ'nın önünde iman getirip Müslüman oldu ve kavmi arasında İslâmiyet'le adaleti hakim kıldı.
Hz. Peygamber (s.a.v.), vefat ettikten kısa bir süre sonra Münzir de vefat etti.
Münzir vefat edince Bahreynliler irtidad ettiler, başlarına hükümdar olarak da Garur'u geçirdiler.
Onun asıl adı, Münzir b. Numan idi.
İrtidad eden Bahreynlilerin sözcüleri dedi ki: Eğer Muhammed peygamber olsaydı ölmezdi.
Bahreyn'de Cevasa kasabasından başka İslâm'da sebat eden başka bir belde kalmamıştı.
Mürtedler, cumayı ilk kılan kasaba halkı Cevasaları kuşatma altına almış, onlara baskı yapmışlardı.
Öyle ki, onlara gıda ambargosu uygulamışlar, onlar da şiddetli bir açlığa maruz kalmışlardı.
Nihayet Allah, onları genişliğe kavuşturdu.
Bahreynliler arasında eşraftan Carud b. Mualla ayağa kalktı.
Bu zat, Rasûlullah (s.a.v.)'a hicret edenlerdendi.
Ayağa kalkıp toplu halde bulunan Bayreynlilere şöyle bir nutuk irad etti: "Ey Abdü'l-Kays topluluğu!
Ben size birşey soracağım, eğer biliyorsanız bana cevap verin.
Ama bilmediğiniz birşeyi bana cevap olarak söylemeyin.
Sor bakalım.
Siz, Muhammed'den önce Allah'ın peygamberleri olduğunu biliyor muydunuz?  Evet.
Biliyor muydunuz, yoksa bunları görmüş müydünüz?  Hayır, sadece biliyorduk.
Onlar ne yaptılar? öldüler.
İşte Muhammed (s.a.v.) de onlar gibi ölmüştür ve ben Allah'tan başka ilah bulunmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Rasûlü olduğuna şahadet ederim."
Biz de Allah'tan başka ilah bulunmadığına, Muhammed'in de Al­lah Rasûlü olduğuna şahadet ederiz.
Sen bizim en faziletli adamımız ve liderimizsin.
Böyle dedikten sonra îslâmiyetlerinde sebat ettiler.
Diğer insanları kendi irtidad halleri ile başbaşa bıraktılar.

Ebu Bekir es-Sıddık, onlara Alâ b. Hadremî'yi göndermişti. Alâ Bahreyn'e yaklaştığında, Sümame b. Asal kalabalık bir toplulukla ona geldi.
O mıntıkaların bütün emirleri de gelip Alâ b. Hadremî'nin askerlerine katıldılar.

Fecir doğarken sabah namazı için ezan okundu
Alâ, insanlara namaz kıldırdı.
Namazı tamamladıktan sonra dizleri üstüne çöktü.
Ona bakan askerler de diz üstü çöktüler.
Dua için ellerini kaldırdı.
Askerler de ellerini kaldırdılar.
Dua yapmaya başladılar.
O esnada Cenâb-ı Allah, yanlarında yere yayılmış büyük miktarda su yarattı, suya gittiler İçtiler, yıkandılar.
Bu, o insanların bu seriyyede gördükleri ilahi bir mucizeydi.
Sonra mürted ordusu geldi.
Bu ordu, büyük bir kalabalıktan teşekkül etmişti.
Gelip Alâ b. Hadreminin ordusunun bitişiğinde ordugah kurdular.
Alâ, Askerlerini harekete geçirdi.
Ansızın mürtedleri bastırdılar ve çoklarını öldürdüler.
Büyük miktarda bir ganimet elde edildi.
Sonra Müslümanlar, yenilgiye uğrayan mürtedlerin peşine düştüler.
Onları her gözetleme yerinde ve her yolda öldürmeye başladılar.
Müslümanların önünden kaçan mürtedlerin çoğu, deniz kıyısındaki Darin kasabasına gitti.
Orada gemiye bindiler.

Özetle : Arap yarımadasının hemen hemen her tarafında bazı kimseler irtidad etmişlerdi.
Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir, ordu ve komutanları irtidad hadiselerinin vuku bulduğu yerlerdeki mü'minlere yardıma olsunlar diye göndermişti.
Müslümanlar, nerede mürtedlerle karşılaştılarsa mutlaka mürtedleri mağlup ettiler.
Hamd ve minnet Allah'adır. Mürtedlerden büyük bir kısmını öldürdüler.
Çok miktarda ganimetler ele geçirdiler.
Bu ganimetler sayesinde o bölgelerdeki Müslümanlar güçlendiler.
Ganimetlerin beşte birini, Hz. Ebu Bekir'e gönderdiler.
O da bu beşte birlik kısmı halka dağıttı.
Böylece onlar da güçlendiler ve kendileriyle savaşma niyetinde bulunan Acemlerle Rumlara karşı savaş hazırlığı yaptılar
Nihayet Arap yarımadasında Allah'a ve Rasûlüne itaat eden ve Necranlılarla onların statüsünde bulunan zimmilerden başka kimse kalmadı
Hepsi sürüldü ya da öldürüldü.
Allah'a hamd olsun.
Mürtedlerle yapılan bu savaşların büyük bir kısmı, hicri onbirinci sene sonlarında ve onikinci sene başlarında yapılmıştı.

Kur'an iki kapak arasında toplatıldı

Hz.Muhammed döneminde Kur’an ayetleri ,hafızlar tarafından ezberleniyor, vahiy katipleri tarafından deri, tahta, düz kemik, taşlar üzerine yazılıyordu.
Ancak, savaşlarda hafızların ölmesi, ve yazılı ayetlerin malzemelerini korumadaki güçlükler nedeniyle, bir kurul oluşturulmuş ve Kur’an kitap haline getirilmiştir.

HİCRİ 12.YIL

Hazreti Ebubekir (ra) dönemi fetihler

Irak Fetihleri

Zatü's-Selasil Zaferi

Düşman komutanı : Sasani hükümdarı Hürmüz
İslam komutanı : Hz Halid b Velid (ra)
Sonuç : İslamın zaferi
Hürmüz'ü, Hz Halid öldürdü.
Susuz kurak yerde olan savaşta
Allah'ın (cc) yardımı ile Müslümanlar suya kavuşmuş düşman perişan olmuştur
Esir edilen İran askerleri zincirlendiğinden savaşa (Zatü's-Selasil = Zincirli) savaşı denilir.

Mîzar (Senî) Vak'ası

Hicri 12 Safer

Düşman komutanı : Sasanilerden Hürmüz, ve takviye komutan Karin b. Karyanes
İslam komutanı : Hz Halid b Velid (ra)
Karin komutasındaki takviye kuvvet Hürmüz'le karşılaşmış, güçlerini birleştirmişler ve Halid'in üzerine gelmek için birbirlerini savaşa teşvik etmişlerdi.
Hz Halid b Velid (ra) Mizar mıntıkasına gelip ordugah kurdu.
Karin, mübareze için ortaya çıktı.
Karşısına Halid b. Velid dikildi.
Ama bahadır komutanlardan öne atılan Makil b. A'şâ, Karin'i öldürdü.
O gün Farslılardan çok kişi öldü Birçokları da nehirlerde ve sularda boğuldu.
Bu ayda her zorba, nehirlerin birleştiği yerde öldürüldü.
"Bu yüzden Seni vak'ası denir.

Velce Olayı

Hicri 12 safer

Düşman komutanı : Enzer Zağar ve Behmen Cazeveyh
İslam komutanı : Hz Halid b Velid (ra)
Fars hükümdarı Erdeşir, askeri bir birliği Mizar hezimetinden sonra gönderdi.
Müslümanlarla şiddetli bir çarpışmaya giriştiler, savaş taktiğimiz gereği pusudaki askerlerimiz sağdan soldan ortaya çıkmaya başladılar.
Düşmanı, Halid önden, pusudaki askerler de arkadan yakaladılar.
Enzer Zağar, bu savaştan kaçtı, ama susuzluktan öldü.

Sonuç : İslamın zaferi, İran ordusunun hezimeti

Ulleys Savaşı

Hicri 12 safer

İslam komutanı : Hz Halid b Velid (ra)
Bu savaşın sebebi şuydu: Velce savaşında Halid b. Velid, Farslıların yanında yer alan Hristiyan Araplardan Bekr b. Vail kabilesinden çok kimseleri öldürmüştü.
Öldürülen bu Hristiyan Arapların aşiretleri toplanıp bu işi konuştular.
Elebaşı Abdülesved el-îclî idi.
Erdeşir, bunlara yardım için bir askeri birlik gönderdi.
Malik b. Kays adında Beni Cezre kabilesinden biri Halid'e karşı mübareze için ortaya çıktı.
Ve öldü çok sayıda düşman öldürüldü

Emgişya Fethi

Ulleys savaşında öldürülenlerin tamamı, Emgişya beldesindendirler.

Halid, savaşı tamamladıktan sonra Emgişya kasabasına yöneldi.
Orada büyük miktarda ganimet ele geçirdiler.

Hire'nin Fethi

İslam komutanı : Hz Halid b Velid (ra) Halk burada 3 kaleye sığınmıştı.
Hz Halid onları İslam veya cizyeye çağırdı.
Cizyeyi kabul ettiler

(Hîre bugün Irak’ın Necef iline bağlı bir kaza merkezidir.)
Hz. Hâlid, cizyeden başka Abdü’l-Mesih’in kızı Kerame’nin, Hz. Şerîk’e teslim edilmesini de şart kıldı.
Bu şartın konulmasının sebebi ise şu idi: Hazret-i Şerîk, Kerame’yi daha önce görmüştü.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), ümmetinin İran’ı ve Hîre’yi fethedeceğini müjdelediği zaman Hazret-i Şerîk de orada bulunuyordu.
Kerame’nin kendisine verilmesini istedi.
Peygamberimiz (s.a.v.) de verileceğini vaad etti.
Hîre fetih edilince Hazret-i Hâlid onu Şerîk’e (r.a.) teslim etti.
Böylece Peygamberimizin vaadini de yerine getirdi.

Enbar'ın Fethî

Enbar'ı yöneten Farslı,Şirzaz idi
Halid, Enbar'ı kuşattı.
Enbar'ın çevresine hendek kazılmıştı.
Hendek civarında bedevi Araplar vardı.
Enbarlılarla ittifak yaptılar.
Halid'in hendeği geçmesine engel oldular.
Halid, onlara yöneldi İki ordu karşı karşıya gelince Halid, arkadaşlarına emir verdi.
Onlar da düşmanın üzerine ok yağmuru yağdırdılar.
Çoğunun gözü gitti.
Bu yüzden bu gazveye, Zatü'l-Uyun gazvesi dendi.
Halid de hendeğin başına geldi ve askerlerinden gereksiz eşyalarını ve fazla develerini getirmelerini emretti.
Getirilen eşyaları hendeğe attı.
Develeri de kesip hendeği doldurdu.
Dolan hendeğin üzerinden askerleriyle beraber karşı tarafa geçti.
Sahabeler orada bulunan Araplardan Arapça yazmayı öğrendiler.

Aynu't-Temr Vak'ası

İslam komutanı : Hz Halid b Velid (ra) Düşman Komutanı : Akka b. Ebi Akka

Halid, ordusunun sağ ve sol kanatlarına: Yerinizde durun.
Ben saldıracağım, dedi.
Koruyucularına da arkasında olmaları için emir verdi. Sonra safları düzeltmekte olan Akka'ya saldırdı esir aldı.
Akka'nın askeri birliği savaşmaksızın hezimete uğradı.
Bundan sonra Halid, Aynu't-Temr kalesine yöneldi.
Halid b. Velid, gelip onları şiddetli bir muhasara altına aldı.
Halid'e barış yapma talebinde bulundular,
 onun hükmüne boyun eğip kaleden indiler.
Akka'nın boynu vuruldu.

Dumetü'l-Cendel Savaşı

Dumetü'l-Cendel halkı, Halid'in kendilerine doğru gel­mekte olduğu haberini alınca Behra, Tenuh, Kelb, Gassan ve Decaim'deki fırkalarına haber saldılar.

Hasıd Ve Mudayyah Savaşları

Acemlerin başında Luzbeh adında bir komutan vardı.
Onu destekleyen Zeremher adında başka bir komutan da vardı, iki taraf, şiddetli bir şekilde savaştılar.
Müşrikler hezimete uğradılar.

Firaz Savaşı

H.12 Zilkade

Firaz Muharebesi,  Hz Halid bin Velid'in Mezopotamya Irak'ta Doğu Roma İmparatorluğu, Sasani İmparatorluğu ve Hıristiyan Araplar'a karşı yapdığı son muharebedir.
Hz Halid b. Velid, beraberindeki Müslümanlarla birlikte Şam, Irak ve Cezire sınırlarının kesiştiği Firaz'a gitti.
Halid, düşmana Fırat'ı geçmesi için bir müddet verdi.
Düşman Fırat'ı geçer geçmez Halid Müslüman güçlere harekete geçmeleri için buyruk verdi.
Pers ve Bizans birleşik kuvvetleri nehri arkalarında bırakmışlardı.
Şimşek gibi süratli hareket ederek müslümanlar nehir üstündeki köprüye saldırdılar ve onu işgal etmeyi başardılar. Düşman bir kıskaç altında tutuldu.
Persler ve Bizanslı kuvetleri geri çekilerek ya dehşet ifadesi ile nehre atladılar ya da dağınıklıkla kendilerini sıkışıklıkla ölüme götürdüler.
Cenâbı Allah, Bizans topluluklarını hezimete uğrattı.

 Suriye Fetihleri

Hz Ebubekir Suriye'ye bir ordu
göndermek istedi

İstişare kurulu :Hz Ömer,Hz Osman,
Hz Ali .Hz Abdurrahman b Avf,Hz Sad b Ebi Vakkas,Hz Said b Zeyd,Hz Ebu Ubeyde b Cerrah ve diğer meşhur Sahabiler

Bütün sahabiler Hz Ebubekir'e sadakatlerini belirttiler ve fikirlerini beyan ettiler.
Hz Ebubekir (ra) Yemen halkını da cihada davet etti.
Hz Ebubekir (ra) Hz Halid b Said'i Teyma'ya yardımcı kuvvet gönderdi.
Hz Amr b As'ı Filistin'e gönderdi.
Hz Ebu Ubeyde b Cerrah'ı (ra) ,Şurahbil b Hasene'yi (ra) ve Yezid b. Ebi Süfyan'ıda (ra) tayin etti
Şam bölgesinde olmak üzere; Hz Ebu Ubeyde b Cerrah (ra) Cabiye'de Şurahbil b Hasene (ra) Ürdün'de Yezid b. Ebi Süfyan (ra) Belka'da Hz Amr b As (ra) Arabe'de konakladı
Bizanslılar Heraklius'a durumu bildirdiler
Heraklius , Hz Amr b As üzerine 90.000 , Hz Ebu Ubeyde b Cerrah üzerine 60.000 asker sevketti.

Hz Ebubekir (ra) Hz Halid b Velid'e haber göndererek Şam' gitmesini emretti.
Hz Ebubekir (ra) islam ordusunun tek bir ordu olmasını birlikte hareket etmesini emretti.
Bir araya gelen islam ordusu Filistin'de Ecnadeyn de bulunan Hz Amr b As'ın yardımına gitmek için yola çıktı.
Bu arada Busra fetholundu.
Suriye'deki ilk fetih gerçekleşmiş oldu.

YERMÜK SAVAŞI

Hâlid bin Velîd komutasındaki İslâm ordusunun Yermük’te Bizanslılarla yaptığı muhârebe.

Hazret-i Ebû Bekr, Hâlid bin Velîd’i Irak’ın fethiyle görevlendirdikten sonra, Şam ve civârı için de ayrı bir ordu hazırlığına başladı.

Hicretin 12. yılının sonlarına doğru Amr bin Âs, Yezid bin Ebî Süfyan, Ebû Ubeyde bin Cerrah ve Şurabbil bin Hasene gibi dört büyük komutan seçti.

Bizans İmparatoru Heraklius, İslâm ordusunun Şam’a yürüdüğünü haber alınca Humus’a gelerek savaş hazırlığına başladı.

İslâm ordularını dört komutanın idâre edeceğini öğrenince onlarla ayrı ayrı savaşacağını düşünerek memnun oldu.

Bizanslıların niyetini öğrenen İslâm komutanları aralarında mektupla istişâre ettiler.

Amr bin Âs “Ayrılıktan zaaf, birlikten kuvvet doğar.” prensibinden hareketle tek cephede savaşmalarının uygun olacağını belirtti.

Hazret-i Ebû Bekr, görüşün muvafık olduğunu belirtip savaş yeri olarak Yermük’ü seçmelerini istedi.

Hâlid bin Velîd’in emrindeki kuvvetlerle Yermük’te orduya katılmasından sonra İslâm askerinin sayısı 46.000’e ulaştı.

Bizans ordusu 240.000 idi.

Her komutan kendi birliğini değil, bütün İslâm ordusunu idâre etsin ve bu sıra ile olsun. Bugün biriniz, yarın diğeriniz orduya komuta etsin. İlk günü bana bırakın.” dedi. Hâlid bin Velîd’in askerî dehâsını bilen komutanlar onun sözlerini severek kabul ettiler.

Hâlid bin Velîd,  Birlikleri her biri biner kişiden mürekkep 38 kerdûsa (bölük) ayırdı.

Merkezi Ebû Ubeyde, sağ kanadı Amr bin Âs ve Şurahbil, sol kanadı da Yezid bin Ebî Süfyan komutasına verdi.

Ebû Süfyan bin Harb yaptığı konuşmalarla askerin moralini yükseltiyordu.

Hâlid bin Velîd   “Savaşı çok olan değil, bilen kazanır. Allahü teâlânın yardımı bize yeter.” diye cevap verdi.

Hâlid bin Velîd, birlikleriyle düşmanın tam kalbine hücum etti.

Vakusa Vâdisine doğru gerilemeye başlayan Bizans askerleri birbirlerini çiğneyerek derin hendeklere döküldüler. Çok sayıda Bizanslı öldü.

Bizans karargahı Müslümanların eline geçti.

İslâm askerlerinden şehit olanların sayısı 3000 civarındaydı.

Bu savaşta İslâm kadınları da geri hizmetlerde cansiperâne çalıştılar.

Bizans ordusunun ağır yenilgisini haber alan imparator Heraklius, ikâmet ettiği Humus’tan uzaklaşırken; “Elvedâ sana Suriye, ebediyen elvedâ!” diyordu.

Gerçekten de bu savaşla birlikte Irak, Şam ve Suriye tamâmiyle Müslümanların eline geçmiş oldu.    

HİCRİ 13.YIL

Ecnadeyn Savaşı

Müslümanların Suriye ve Filistin’i fethi sırasında Bizanslılar’la yaptıkları ilk savaş (13/634).
Başlangıçta her biri 3000 kişiden oluşan bu üç ordu, daha sonra gönderilen takviye birlikleriyle 7500’er kişilik askerî güce ulaştılar.
Amr b. Âs Eyle üzerinden Güney Filistin’e, diğer kumandanlar ise Tebük Maan yoluyla Ürdün ve Suriye istikametine sevkedildiler.
Yezîd b. Ebû Süfyân, Ölüdeniz’in güneyinde Vâdilarabe’de Sergios kumandasındaki Bizans ordusunu mağlûp etti.
Amr b. Âs ise kısa sürede Güney Filistin’i fethederek Gamrülarabât’a indi.
Bizans İmparatoru Herakleios, kardeşi Theodoros kumandasındaki 80.000 kişilik bir orduyu harekete geçirdi.
Hz. Ebû Bekir Hîre’de bulunan Hâlid b. Velîd’e haber göndererek süratle Suriye’deki ordunun yardımına gitmesini emretti.
Hâlid b. Velîd, Bizans birliklerini yenilgiye uğrattıktan sonra (18 Safer 13/634) güneye yönelerek Busrâ’da bulunan Ebû Ubeyde, Şürahbîl ve Yezîd ile buluştu.
Kısa bir kuşatmadan sonra Busrâ barış yoluyla ele geçirildi.
İki ordu Kudüs’ün batısında Ecnâdeyn mevkiinde karşı karşıya geldi.
Hâlid b. Velîd İslâm ordusunun merkez kuvvetlerine Ebû Ubeyde’yi, sağ kanada Muâz b. Cebel’i, sol kanada Saîd b. Âmir’i, süvari kuvvetlerine de Saîd b. Zeyd’i kumandan tayin etti.
Savaş müslümanların kesin zaferiyle sonuçlandı (28 Cemâziyelevvel 13/634).
Bu muharebede 3000 düşman askeri öldürüldü; müslümanlar ise sadece on dört şehid verdiler.
Ecnâdeyn Savaşı ile Filistin ve Suriye’nin kapıları müslümanlara açılmıştır.

Halifemizin Vefatı

Hilâfeti iki sene üç ay gibi çok kısa bir müddet sürmesine rağmen Hz. Ebû Bekir (ra) zamanında İslâm devleti büyük bir gelişme göstermiştir.
Hz. Ebû Bekir (ra) Hicrî 13. yılda Cemâziyelâhir ayının başında hicretten sonra Medine'de yakalandığı hastalığının ortaya çıkması üzerine yatağa düşünce yerine Ömer (ra)'in namaz kıldırmasını istedi.
Ashâbla istişâre ederek Hz. Ömer (ra)'i halifeliğe uygun gördüğünü söyledi.
Hz. Ömer (ra)'in sert ve kaba oluşu gibi bazı itirazlara cevap verdi ve hilâfet ahitnamesini Hz. Osman (ra)'a yazdırdı.
Ebû Bekir (ra) de, çok sevdiği Rasûlullah (s.a.s.) gibi altmış üç yaşında vefât etti.
Vasiyeti gereği Rasûlullah (s.a.s.)'ın yanına omuz hizasında olarak defnedildi.

HZ. EBUBEKİR DÖNEMİ
( 632 – 634 ) (özet)

Suriye Seferi : Usame Bin Zeyd komutasında bir orduyu Suriye‘ye göndermiş, bu yöredeki kabileler egemenlik altına alınmıştır.
Böylece Hz. Muhammed’in ölümünden sonra da İslamiyet’in gücünü devam ettirdiği kanıtlanmıştır.

Ayaklanmalar ve Yalancı Peygamberler : Hz. Muhammed’in ölümünden sonra Arabistan‘da , İslamiyet’in tam yerleşememesi, halkın zekat vermek istemeyişi, kabile yaşamını sürdürmek ve devlet otoritesi altına girmek istememek nedenlerinden dolayı ayaklanmalar olmuş , ve yalancı peygamberler türemişti.
Yalancı peygamberler sorununu çözmek amacıyla , Halit Bin Velid komutasında bir ordu Yemen’e gönderilmiş, yalancı peygamberler ortadan kaldırılarak, bir tehlikeden kurtulunmuştur.

Ayaklanmalar ve Zekat sorunu çözüme kavuşturulmuştur.

Kur’an’ ın Kitap Haline Getirilmesi : Hz.Muhammed döneminde Kur’an ayetleri ,hafızlar tarafından ezberleniyor, vahiy katipleri tarafından deri, tahta, düz kemik, taşlar üzerine yazılıyordu. Ancak, savaşlarda hafızların ölmesi, ve yazılı ayetlerin malzemelerini korumadaki güçlükler nedeniyle, bir kurul oluşturulmuş ve Kur’an kitap haline getirilmiştir.

Irak Savaşları : Halit Bin Velid komutasındaki ordu, Irak’a gönderilerek , Hire bölgesi ele geçirilmiş, Fırat nehri çevresindeki kabileler İslamiyet' i kabul etmişlerdir.

Yermük Savaşı ( 634 ) : Müslümanların Suriye ve Filistin’e doğru hareket ettiğini öğrenen, Bizans İmparatoru Herakliyus, topladığı ordu ile Suriye’ye doğru hareket etmiş, Yermük Irmağı kenarındaki savaşı, Müslümanlar kazanmışlardır.
Müslümanların Bizans’a karşı ilk büyük zaferidir.  Suriye kapıları , Müslümanlara açıldı.

Değerlendirme : Hz. Ebubekir, Hz. Muhammed’in ölümünden sonra dağılma tehlikesi geçiren İslamiyet’ i toplamış · Devlet otoritesini yeniden sağlamış · Kur’an’ı kitap haline getirmiş  İslamiyet’in ilk kez Arap yarımadası dışında Suriye,Filistin ve Irak’ta yayılmasını sağlamıştır.

Bismillahirrahmanirrahim
 
HİCRİ 1.YIL 
Peygamberimiz'in (sav) Mescidinin Yapılışı
Ezan
 Hz. Hamza'nın (ra) Sîfü'l-Bahr'e Gönderilişi
Ubeyde b. Hâris'in (ra) Râbığ'a Gönderilişi
Sa'd b. Ebi Vakkas'ın Harrar'a Gönderilişi

 HİCRİ 2.YIL
 Cihat Emri / İzni 
 Ebvâ (Veddan) Gazâsı
 Buvat Gazâsı 
 Sefvan Gazâsı 
  Zü'l-Uşeyre Gazâsı 
 Nahle Seferi 
 Kıblenin Kâbe'ye Çevrilişi
  Ramazan Orucunun Farz Kılınışı 
  Teravih Namazı
   Bedir Savaşı 
  Sevık Gazası
  Fıtır Sadakası ve Bayram Namazları Zekat Farizası
 

HİCRİ 3.YIL
Karkaratü'l Küdr Gazası
Ka'b b. Eşref'in Öldürülmesi,
Gatafan Gazası
Ebu Râfi'in öldürülüşü
İbn Süneyne (Sübeyne)'nin Öldürülüşü
Buhran Gazası
Karde Seferi
Hz Hasan'ın (ra) doğumu
Uhud Savaşı

HİCRİ 4.YIL
Katan Seferi
Abdullah b. Üneys (ra) Seriyyesi
Reci Seferi
Bi'r-i Mauna olayı
Amr b. Ümeyye Seriyyesi
Beni Nadir yahudileri Medine'den Sürüldü
İçki Haram Kılındı
Hz Ali 'nin (ra) annesi Fatıma hatun vefat etti
Hz. Zeyneb'in Vefatı
Peygamberimiz Aleyhisselamın Torunu ve Hz. Osman'ın Oğlu Abdullah'ın Vefatı
Ebu Seleme Abdullah b Abdulesed (ra) vefat eti
Hz Hüseyin Doğdu
Peygamberimiz Aleyhisselamın Hz. Ümmü Seleme ile Evlenişi
Bedru'l Mev'id Gazvesi
 
HİCRİ 5.YIL
Zatürrika Gazvesi
Dümetü'l Cendel Gazvesi
Müzeyneler Müslüman oluyor
Beni Mustalık Gazası (Müreysi’ Savaşı)
Rasulullah (sav)'ın Cüveyriye binti Haris ile evlenmesi
Hz. Aişe ve İfk (İftira) olayı
Peygamberimiz'in (sav) ,Hz Zeyneb b.Cahş ile evliliği
HENDEK SAVAŞI
Beni Kurayza Gazası

HİCRİ 6.YIL
Kurata seferi
Beni Lihyan seferi
Gabe gazası
Gamre seferi
Zülkasse  seferi
Cemum seferi
Iys seferi
Tarf seferi
Dümetül Cendel seferi
Fedek seferi
Beni Fezare seferi
Ükl ve Üraniler
 Hudeybiye Antlaşması

HİCRİ 7.YIL
Peygamber (sav) elçileri
Hayberin fethi
Peygamberimiz Aleyhisselamın Hz. Safiyye ile Evlenişi
Fedek Yahudileriyle Anlaşma Yapılması
Vâdi'l-kurâ Gazası
Hısma Seferi
Teymâ seferi
Benî Fezâre Seferi
Türebe Seferi
Hz. Ebu Bekr'in Necd seferi
Benî Mürre Seferi
Meyfaa seferi
Cinab Seferi
UMRETÜ'L-KAZA
 
HİCRİ 8.YIL
Peygamberimiz Aleyhisselam'ın Kızı Hz. Zeyneb'in Vefatı
Mute Gazası
Mekke'nin Fethi
Huneyn Savaşı
Taif Kuşatması
Halid b. Velid ile Osman b. Talha'nın Müslüman Oluşu

 HİCRİ 9.YIL
Müslüman Kabilelere Valiler ve Zekat Tahsil Memurları Gönderilişi
Medine'ye Gelen Benî Temim Heyeti
Hâris b. Dırâr el-Huzâî'nin Medine'ye Gelişi, Müslüman Oluşu ve Benî Mustalıkların da Müslüman Olmalarını Sağlayışı
Benî Esed b. Huzeymelerin Müslüman Oluşu
Urve b. Mes'ud'un Müslüman Olup Taiflileri Müslümanlığa Davet Edişi ve Şehit Edilişi
Benî Uzre Heyetinin Medine'ye Gelmeleri ve Müslüman Olmaları
Kutbe b. Âmir'in Has'amlara Gönderilişi
Abdullah b. Avsece'nin Hârise b. Amr b. Kurayt Oğullarına Gönderilişi ;
Dahhâk b. Süfyan'ın Kurataları Te'dibe Gönderilişi
Beliyy Heyetinin Medine'ye Gelişi ve Müslüman Oluşu
Habeş Necaşî'si Ashama'nın Vefat Edişi ve Kendisi İçin Gıyâbî Olarak Medine'de Cenaze Namazı Kılınışı
Peygamberimiz Aleyhisselamın Zevcelerinden 1 ay inzivaya çekilişi
Tebük Seferi
Hz. Ümmü Külsûm'un Vefatı
Himyer Krallarının Müslüman Oluşu
Sakîflerin Müslüman Oluşu
İslamiyet Arabistanda yayılıyor
Baş Münafık Abdullah b Übeyy b Selül'ün Ölüşü
9.Yıl Haccı

HİCRİ 10.YIL
Hz. İbrahim'in Vefatı
Veda Haccı

HİCRİ 11. Yıl
Usame b. Zeyd (ra)'in Suriye Seferi
Peygamberimiz Aleyhisselamın vefatı

 

Peygamberimiz Aleyhisselamın İlk Cuma Hutbeleri

Peygamberimiz Aleyhisselam, bu Cuma günü, ayakta durarak ardarda irad ettiği hutbelerinde, Allah'a lâyık olduğu veçhile hamd ve sena­da bulunduktan sonra, şöyle buyurdu:

"Ey insanlar! Kendiniz için, önden ahiret azığı olacak şeyler gönderiniz. Elbette, bilirsiniz ki; her biriniz ölecek ve davarını çobansız bırakacaktır! Sonra Rabbi ona tercümansız, perdedarsız olarak: 'Sana Resûlüm gelip emirlerimi tebliğ etmedi mi? Ben sana mal verdim, ihsanda bulundum. Sen kendin için [âhiret azığı olarak] ne gönderdin? buyuracak. O da, sağına soluna bakacak, hiçbir şey göremeyecek! Sonra önüne bakacak. Önünde de cehennemden başka birşey göremeyecek! Öyle ise yarım hurma ile de olsa cehennemden kendisini korumaya gücü yeten kimse, hemen o hayır işlesin! Onu bulamayan da, güzel bir sözle kendisini korumaya çalışsın. Çünkü bir iyiliğe on mislinden yedi yüz misline kadar sevab verilir! Selam ve Allah'ın rahmet ve bereketleri üzerinize olsun!" "Allah'a hamd olsun! Allah'a hamd eder ve O'ndan yardım dilerim. Nefislerimizin şerlerinden ve kötü amellerinden, Allah'a sığınırız. Allah'ın doğru yola ilettiğini hiç kimse saptıramaz! Saptırdığını da hiç kimse doğru yola iletemez! Şehadet ederim ki: Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur! O, birdir; O'nun şerîki yoktur! Sözlerin en güzeli, Yüce Allah'ın Kitabıdır. Allah kimin kalbini Kur'ân'la süsler ve onu küfürden sonra İslâmiyete girdirir, o da Kur'ân'ı insanların sözlerine tercih ederse, işte o kimse felah bulmuş, kurtulmuştur. Doğrusu, Kitabullah sözlerin en güzeli, en belâgatlısıdır. Allah'ın sevdiğini seviniz! Allah'ı candan gönülden seviniz! Allah'ın kelamından, zikrinden usanmayınız! Allah'ın kelamından, kalbinize kasvet ve darlık gelmesin! Çünkü, Allah'ın kelamı, herşeyin üstününü ayırıp seçer, amellerin hayırlısını, kulların seçkinlerini, kıssaların iyisini zikreder. Helal ve haram olan herşeyi beyan eyler. Artık Allah'a ibadet ediniz ve O'na hiçbir şeyi şerik koşmayınız. O'ndan gereği gibi sakınınız. Dilinizle söylediğiniz güzel sözlerinizle Allah'ı tasdik ve ikrar ediniz. Allah'ın ihsan ettiği rahmetle aranızda sevişiniz. Muhakkak biliniz ki: Allah, ahdinin bozulmasına gazab eder. Selam olsun sizlere!"[3] Peygamberimiz Aleyhisselamın Beni Salim mescidinde Cuma günü irad buyurduğu hutbe olmak üzere, Saîd b. Abdurrahman el-Cumahî'den nakledilen hutbede de şöyle buyurulmustur: "Hamd, Allah'a mahsustur. Ben, O'na hamd eder, O'ndan yardım, yarlıganmak ve hidayet dilerim. O'na iman ederim, inanmazlık etmem. İnanmazlık edenlere de düşmanlık ederim. Ben Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına, O'nun bir olduğuna, şerîki ve nazîri olmadığına, Muhammed'in de O'nun kulu ve resûlü olduğuna şehadet ederim. Allah, onu peygamberlerin gelmesinin kesildiği, ilmin azaldığı, insanların sapkınlığa düştüğü, zamanın kesintiye uğradığı, Kıyametin kopma ve âlemin sona erme zamanının yaklaştığı bir sırada, tam bir hidayet, tam bir nur, tam bir öğüt olan Kur'ân'la göndermiştir. Allah'a ve Resûlüne boyun eğen, muhakkak doğru yolu bulmuştur. Allah'a ve Resûlüne karşı gelen de, azgınlık ve taşkınlığa, sapkınlıktan sapkınlığa düşmüştür. Size Allah'tan korunmayı tavsiye ederim. Zaten bir Müslümanın bir Müslümana en hayırlı tavsiyesi de, onu ahirete isteklendirmesi, ona Allah'tan korunmayı emretmesidir. Allah'ın sizi sakındırdığı şeylerden sakınınız! Bundan daha üstün ve hayırlı bir öğüt, bundan daha üstün ve hayırlı bir hatırlatma yoktur. Rabbinden korkarak, ürpererek ibadet eden kimse için, Allah'tan korunmak, istediğiniz ahiret mut­luluğu için en güvenilir bir yardımdır. Kim gizli ve açık her işinde Allah'ın hoşnutluğunu gözeterek Allah'la arasını düzeltirse, dünyada onun adı hayırla anılır. Öldükten sonra da, bu, kendisinden önce göndermiş olduğu hayra muhtaç bulunduğu bir zamanda kendisine azık olur. Bunun dışındaki işlerden uzak uzak kaçmayı, onlarla kendi arasında uzun mesafeler olmasını ister. Allah, azabından sizi korkutur. Allah, kulları hakkında çok esirgeyici ve merhametlidir. Sözünü doğrulayan, va'dini yerine getiren Allah'a andolsun ki; bundan cayma yoktur! Çünkü, Yüce Allah 'Benim katımda söz değiştirilmez. Ben, kullara zulümkâr da değilim' [Kâf: 29] buyuruyor. Şimdiki ve gelecekteki işlerinizde gizli ve açık yaptıklarınızdan dolayı Allah'tan korununuz! Kim Allah'tan korunursa, Allah onun günahlarını örter, ecrini de büyütür. Allah'tan korunan büyük bir kurtuluşa ermiştir. Allah'tan korunmak, insanı Allah'ın azab ve gazabından korur. Allah'tan korunmak, yüzleri ağartır, Rabbi hoşnut eder, dereceyi yükseltir. Nasibinizi alınız! Allah katında ifrartlı olan hareketlerde bulunmayınız. Allah doğruları da, yalancıları da bilsinler diye size Kitabını ve yolunu açıkça öğretmiştir. Allah'ın size ihsan ettiği gibi, siz de ihsanda bulununuz. Allah'ın düşmanlarına düşman olunuz. O'nun yolunda, gereği gibi cihad ediniz! Sizi O seçip Müslümanlar diye adlandırdı ki, helak olan açık delillerle helak olsun, sağ kalan da açık delillerle sağ kalsın. Allah'tan başkasında kuvvet ve kudret yoktur. Allah'ı anmayı çoğaltınız. Bu günden sonrası için çalışınız. Kim Allah'la arasını düzeltirse, Allah da onun insanlarla arasını düzeltir. Çünkü Allah insanlar üzerinde hükmünü yürütür. İnsanlar ise Allah üzerinde hükümlerini yürütemezler. Allah insanlar üzerinde tasarruf eder. İnsanlar ise Allah üzerinde tasarruf edemezler. Allah en büyüktür. Büyük olan Allahtan başkasında kuvvet ve kudret yoktur.


 
 HİCRİ AYLAR
Muharrem 
Safer
Rebiülevvel
Rebiülahir
Cemaziyelevvel
Cemaziyelahir 
Recep
Şaban
Ramazan
Şevval
Zilkade 
Zilhicce
 
Facebook beğen
 
 
9 ziyaretçi (11 klik)
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol