Hicri 3

 

Karkaratü'l Küdr Gazası

H.3 Muharrem

Süleym ve Gatafan oğulları üzerine yapılan sefer
Kimse bulunamadı.

Sancak Hz Ali'de Çoban Yesar Müslüman oldu
Peygamberimiz Aleyhisselam, kısa bir müddet sonra, Galib b. Abdullah el-Leysî'nin kumandası altındaki bir askerî birliği de, Süleym oğulları ile Gatafanlar üzerine gönderdi

Sebebi

Peygamberimiz Aleyhisselam, Bedir savaşından döndükten yedi gece kadar sonra idi ki, Süleym ile Gatafanların Medine'ye 8 beridlik mesafedeki Karkaratü'l-küdr mevkiinde toplandıklarını haber alınca, Abdullah b. Ümmi Mektum'u Medine'de yerine vekil bırakarak 200 kişilik bir kuvvetle Medine'den yola çıktı.

Sancak

Beyaz sancağı Hz. Ali taşıdı

Kimse bulunamadı

Küdr suyunun başına geldikleri zaman, hiç kimseyi bulamadılar.
Fakat birçok hayvan izleri gördüler.

Genç çoban Yesar

Peygamberimiz Aleyhisselam, ashabından bazılarını keşifle görevlendirip vadinin yukarı kısmına gönderdi.
Kendisi de vadinin içine doğru ilerledi.
Orada Yesar adında genç bir çobana rastladı.
Ona halkın nerede olduklarını sordu.
Yesar: "Benim onların nerede bulundukları hakkında bir bilgim yok!
Ben ancak beş günlüğüne, develeri suya bırakmamak üzere buraya inmiş bulunuyorum.
Bugün, dördüncü gündür.
Halk su başlarına doğru çıkıp gitmişlerdi.
Biz bekârlar, hayvanları görüp gözetmekle görevliyiz!" dedi.
Gatafanlarla Süleymler, Peygamberimiz Aleyhisselamın hareketini haber alır almaz, dağılmışlardı.
Onlarla hiçbir çarpışma olmadı.
Peygamberimiz Aleyhisselam, orada üç gece kaldı.
Süleymler ile Gatafanların orada bulunan develeri iğtinam edilerek oradan dönüldü.
Mücahidlerden her birine 2'şer deve düştü.
Peygamberimiz Aleyhisselam; develerin esir edilen çobanı Yesar'ın Müslümanlarla namaz kıldığını görünce, kendisini azad etti, serbest bıraktı.

Peygamberimiz Aleyhisselam, kısa bir müddet sonra, Galib b. Abdullah el-Leysî'nin kumandası altındaki bir askerî birliği de, Süleym oğulları ile Gatafanlar üzerine gönderdi.
Mücahidler yaptıkları çarpışmada onlardan bazılarını öldürdüler.
Müslümanlardan da, üç kişi şehit oldu.
İğtinam ettikleri bir miktar deve, sığır ve davarla Medine'ye döndüler

Gatafan Gazası  

H.3 Rebiülevvel

Peygamberimiz Aleyhisselam; Gatafan kabilesinden Salebe oğullarının Medine çevresini vurmaya, yağmalamaya hazırlandıkların haber aldı.
Bu baskını düzenleyen de, Du'sur (Gavres) b. Haris b. Muharib idi.Kimseye rastlanmadı.
Bu arada Du'sur Peygamberimize (sav) suikast düzenledi

Zamanı

Peygamberimiz Aleyhisselamın bu sefere çıkışı, Hicretin 3. yılındaydı.

Sebebi

Peygamberimiz Aleyhisselam; Gatafan kabilesinden Salebe oğulları ile Muhariblerin Necid böl­gesindeki Zu Emerr'de toplanıp Medine çevresini vurmaya, yağmalamaya hazırlandıkların haber aldı.
Bu baskını düzenleyen de, Du'sur (Gavres) b. Haris b. Muharib idi.

Medine'de vekil, Hz Osman (ra)

Peygamberimiz Aleyhisselam, durumu Müslümanlarla görüşüp konuştuktan sonra, Hz. Osman'ı Medine'de yerine vekil bıraktı

Savaş gücümüz

Aralarında atlılar da bulunan 450 kişilik bir kuvvetle yola çıktık

Güzargah

Münakka'yı ve Hubeyt boğazını geçtikten sonra Zülkassa'ya vardık

Cebbar Müslüman oluyor

Ordu Zülkassa'da, Benî Sa'lebelerden Cebbar adında bir adama rastladılar.
Ona: "Sen nereye gitmek istiyorsun?" diye sordular.
Cebbar "Yesrib'e (Medine'ye) gitmek istiyorum" dedi.
Ona: "Sen Yesrib'e gidip de ne yapmak istiyorsun?" diye sordular.
Cebbar "Kendime bir elbise çaresine bakacağım" dedi.
Ona: "Sen bir topluluğa rastladın mı?" diye sordular.
Cebbar "Hayır! Ancak, Du'sur b. Hâris'in kavminden birtakım kişilerle ayrılıp gittiklerini haber aldım" dedi.
Bunun üzerine, Cebbar'ı Peygamberimiz Aleyhisselamın huzuruna çıkardılar.
Cebbar, Gatafanların haberlerini Peygamberimiz Aleyhisselama da verdi ve: "Yâ Muhammedi Onlar senin geldiğini işitirlerse, seninle karşılaşamazlar, korkarlar,dağ başlarına kaçarlar!
Ben seninle birlikte gidip onların gizlendikleri yerleri sana göstereyim mi?" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam Cebbar'ı İslâmiyete davet etti.
O da hemen Müslüman oldu.
Peygamberimiz Aleyhisselam Bilal-i Habeşî'yi Cebbar'a İslâmiyeti öğretmekle görevlendirdi.

Kimseye rastlanmadı

İslâm mücahidleri, Cebbardın kılavuzluğu ile,Muhariblerin üzerlerine kadar uzanan kum tepeleri yol­unu tuttular.
Muharibler, daha önce, bütün hayvanlarını dağ kuytularına gizlemişler, çoluk çocuklarını da dağ başlarına yerleştirmişlerdi.
Peygamberimiz Aleyhisselam, orada, onlardan hiçbir kimseye rastlamadı. Ancak, onların dağ başlarında bulunduklarını gördü.

Peygamberimiz Aleyhisselam, Zu Emerr'de konakladı, karargâhını kurdu.
Orada, şiddetli bir yağmura tutuldular ve ıslandılar.

Du'sur'un Peygamberimiz Aleyhisselama Suikastı

Peygamberimiz Aleyhisselam, kazâ-yı hacet için, vadinin içerilerine kadar gitti.
Islak elbisesini, kurutmak için, bir ağacın üzerine gerdi.
Kendisi de, ağacın altına uzandı.
Dağ başlarındaki çöl Arapları, Peygamberimiz Aleyhisselamın bütün yaptıklarını görüyor, seyrediy­orlardı.
Seyyidleri ve en cesaretlileri olan Du'sur'a: "İşte, Muhammed'i öldürme fırsatı eline geçti: O, ashabının yanından ayrılıp yalnız başına kaldı.
Ashabı kurtarmaya gelip yetişinceye kadar, sen onu öldürürsün!" dediler.
Du'sur, Muhariblerin kılıçlarından en keskinini seçip kuşandı.
Yavaş yavaş ilerleyerek Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına kadar vardı.
Kılıcını sıyırıp, üzerine dikildi.
"Yâ Muhammedi Bugün seni benden savunacak kim var?" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Allah!" buyurunca, Gavres'in (Du'sur'un) kılıcı elinden yere düştü!
Peygamberimiz Aleyhisselam yere düşen kılıcı hemen eline alıp Gavres'in üzerine dikildi] ve: "Bugün,seni benden savunacak kim var?" buyurdu.
Gavres: "Hiçbir kimse! Sen kılıç tutucunun hayırlısı ol!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam, ona: "Sen Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim de Resûlullah olduğuma şehadet ediyor musun?" diye sordu.
Du'sur "Hayır! Fakat, hiçbir zaman seninle çarpışmamak ve seninle çarpışan toplulukların yanlarında da bulunmamak üzere, sana söz veriyorum!" dedi.
Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam onu serbest bıraktı.
Du'sur "Vallahi, sen benden daha hayırlısın!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Elbette, ben, böyle olmaya senden daha layıkım!" buyurdu.
Du'sur, kavminin yanına varırken de: "Ben, sizin yanınıza, insanların en hayırlısının yanından geliyorum!" dedi.

Gatafen seferi 11 gece sürmüş ve hiçbir çarpışma olmadan Medine'ye dönülmüştü

Ka'b b. Eşref'in Öldürülmesi

H.3 Rebiülevvel

Kendisi Benî Nadîr Yahudilerinden ve yöneticilerinden olup, Yahudi şeytanlarındandı Şairdi Öldürülmesi olayını Muhammed b Mesleme (ra) ve arkadaşları üstlendi ve başardık

Ka'b b. Eşrefin öldürülmesi hükmüne, şu sebepler yol açmıştı:
1- Ka'b b. Eşref, Benî Nadîr Yahudilerinden ve yöneticilerinden olup, Yahudi şeytanlarındandı.
"Onlar iman edenlerle karşılaştıkları zaman, 'Biz de iman ettik! derler, ayrılıp şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise 'Biz gerçekten sizinleyiz!
Biz ancak alay ediyoruz! derler" âyetindeki (Bakara: 14) şey­tanlardan maksat:

a- Ka'b b. Eşref, b- Huyey b. Ahtab, c- Ebu Bürdetü'l-Eslemî, d- İbnü's-Sevdâ, e- Abduddar b. Hudayb idi.
2- Ka'b b. Eşref şairdi. Söylediği hiciv şiirleriyle Peygamberimiz Aleyhisselamı ve Ashabı yererek incitir, müşrikleri Peygamberimiz ve Ashabı aleyhine kışkırtır dururdu.
3- Ka'b b. Eşref, Yahudilerden bir cemaata yemek hazırlatmış, öldürtmek için, Peygamberimiz Aleyhisselamı davet ettirmişti.
Cebrail Al eyhisselam onların maksatlarını haber verince, Peygamberimiz Aleyhisselam onların yan­larından hemen ayrılmıştı.

4- Ka'b b. Eşref, Bedir zaferini öğrenince: "Vallahi, eğer Muhammed bu ulu kişileri öldürmüş ise, bugün yerin altı üstünden daha hayır­lıdır!" diyerek Mekke'ye çekip gitti.
Bedir'de öldürülmüş olan müşrikler üzerine söylediği mersiyeler­le ağladı ve Mekkelileri ağlattı.
Peygamberimiz Aleyhisselama karşı ayaklandırmaya çalıştı Peygamberimiz Aleyhisselamla çarpışmalarını onlara emretti ve: "Biz de, sizin yanınızda, onunla çarpışırız!" dedi.
Kureyş müşrikleri: "Siz Kitablısınız, o da Kitab sahibidir.
Bu sözünüzün bize karşı bir hileniz olmayacağından emin değiliz!
Bizim seninle birlikte gitmemizi istiyorsan, şu iki puta secde ve onlara iman et!" dediler.
Ka'b b. Eşref, onların istediklerini yaptı.
5- Ka'b b. Eşref, Mekkeli müşrikleri Peygamberimiz Aleyhisselamla çarpışmaya karar verdirmedikçe Mekke'den ayrılmadı. Medine'ye gelince de, düşmanlığını açığa vurmaktan, Müslüman kadınlarını hicvederek incitmekten geri durmadı.
6- Ka'b b. Eşref, bütün bu kötü tutum ve davranışlarıyla; aradaki anlaşmayı bozmak, çiğnemek ile, öldürülmeyi haketmişti.
Kendisinin bu cezayı çarptırılması, Yahudilerin kutsal kitapları Tevrat'ın hükmüne de uygun bulunuyordu.

Ka'b b. Eşref'in Öldürülüşü

Peygamberimiz Aleyhisselam: "Allah'ım! Beni, dilediğin şekilde, Eşrefin oğlundan kurtar!
Çünkü o kötülüğünü şiirleriyle ilan ve neşr etmektedir" diyerek Allah'a dua etti.
"Benim için,Ka'b b. Eşrefin hakkından gelecek kim var?
Çünkü o Allah'ı ve Resûlünü incitmiştir.
Bizim için, kim Eşrefin oğlunun hakkından gelir?
Çünkü o bize karşı düşmanlığını ve hiciv­lerini açığa vurmuş, Kureyş müşriklerine gidip onları bizimle çarpışmaya hazırlamış bulunmaktadır.
Bunu, Yüce Allah bana haber verdi" buyurdu.
Abduleşhel oğullarının kardeşi Muhammed b. Mesleme: "Yâ Rasûlallah! Senin için, onun hakkından gelecek, ben varım!
Onu öldürmemi istiyorsan, onu ben öldürürüm" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Buna gücün yeterse,evet, yap!" buyurdu.
Muhammed b. Mesleme, evine döndü.
Üç gün bekledi.
Birşey yemedi, içmedi.
Kendi kendine düşündü durdu.
Bu durum Peygamberimiz Aleyhisselama anılınca, Peygamberimiz Aleyhisselam onu çağırdı ve kendisine: "Sen ne için yemeyi içmeyi bıraktın?" diye sordu.
Muhammed b. Mesleme: "Yâ Rasûlallah! Sana bir söz söylemiştim.
Onu yerine getirebilecek miyim, yoksa getiremeyecek miyim; bilemiyorum" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Sana ancak gücünün yetebileceğini yapmak düşer!
Sen onun işini Sa'd b. Muaz'la bir istişare et!" buyurdu.
Muhammed b. Mesleme: "Yâ Rasûlallah! Her halde, Ka'b'a, senin aleyhinde birşeyler de söylememiz gerekecek!?" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "İstediğinizi söyleyiniz!
Siz bu hususta serbestsiniz!" buyurdu.
Muhammed b. Mesleme Sa'd b. Muaz'a gidip durumu anlatınca, Sa'd b. Muaz: "Allah'ın bereketiyle git!
Kardeşimin oğlu Haris b. Evs b. Muaz ile Abbâd b. Bişr, Ebu Abs b. Cebr ve Ebu Naile b. Silkân'ı da yanına al!" dedi.
Bunun üzerine; Muhammed b. Mesleme, Ebu Naile Silkân b. Selâme (Ka'b'ın sütkardeşi idi), Abbâd b. Bişr, Haris b. Evs b. Muaz, Ebu Abs b. Cebr toplanarak Ka'b b. Eşrefi öldürme işini konuşup kararlaştırdılar.
Muhammed b. Mesleme, Ka'b'ın yanına vardı.
Ona (Peygamberimizi kasdederek): "Şu kişi, bizden sadaka istedi ve bize ağır vergi teklif etti.
Ben de, ödünç birşey almak için sana geldim!" dedi.
Ka'b b. Eşref de, Muhammed b. Mesleme'nin dediği gibi söylendi ve: "Muhakkak, o, sizin usancınızı daha da arttıracaktır!" dedi.
Muhammed b. Mesleme: "Ne yapalım ki, bir kez ona uymuş bulunduk!
Kendisini derhal bırakmak istemiyoruz. Bakacağız: Onun hali ne olur?
Sonuna kadar bekleyeceğiz!
Şimdi, biz senin bir vesk veya iki vesk ödünç hurma vermeni istiyoruz!" dedi.
Ka'b b. Eşref: "Peki! Siz bana bu hususta rehin veriniz!" dedi.
Muhammed b. Mesleme ile arkadaşları: "Rehin olarak ne istersin?" diye sordular.
Ka'b b. Eşref: "Kadınlarınızı!" dedi. Muhammed b. Mesleme ve arkadaşları: "Kadınlarımızı sana nasıl rehin verebiliriz?!
Sen bugün Arabın en yakışıklı simasısın!" dediler.
Ka'b b. Eşref: "Öyle ise, oğullarınızı rehin ol arak veriniz!" dedi.
Muhammed b. Mesleme ve arkadaşları: "Oğullarımızı nasıl rehin olarak verebiliriz?!
Sonradan, bunlardan herhangi biri 'Bir-iki deve yükü hurmaya rehin olundu!' diye yerilir ki, bu, bizim için temelli bir ayıp olur.
Fakat, biz sana silahlarımızı, zırhlarımızı terhin edelim Silahta, borcu ödemede yeterlilik vardır" dediler.
Ka'b b. Eşref de: "Silahta, borç ödeme yeterliliği var!" dedi.
Kendisine gelmeleri için bir zaman da tayin etti.
Muhammed b. Mesleme, belirlenen gece, Ka'b b. Eşrefe geldi, kale dışarısından seslendi.
Yanında Ka'b'ın sütkardeşi Ebu Naile de vardı. Ka'b, onlan kale içine davet etti ve karşılamak için de yanlarına indi.
Ka'b'ın karısı, Ka'b'a: "Sen bu saatte nereye çıkıyorsun?!" diye itiraz etti ise de, Ka'b: "Bu seslenen, Muhammed b. Mesleme ile sütkardeşim Ebu Nâile'dir!" diye karşılık verdi.
Kadın: "Emin ol; ben bir ses işittim ki, ondan kan damlıyor!" dedi.
Ka'b: "O, benim kardeşim Muhammed b. Mesleme ile sütkardeşim Ebu Nâile'dir!
Hem, kerim olan genç, geceleyin kılıç darbesine çağrılsa bile, o çağrıya muhakkak icabet eder!" dedi.
Muhammed b. Mesleme, kendisiyle birlikte Ebu Abs b. Cebii, Haris b. Evs'i ve Abbâd b. Bişr'i de kaleye soktu.
Muhammed b. Mesleme bu arkadaşlarına önceden şöyle direktif vermişti: "Ka'b gelince, ben onun başını tutup saçını koklarım.
Siz, Ka'b'ın başını benim sıkıca yakaladığımı görünce, hemen kılıçlarınızı sıyırıp Ka'b'a vurun!"
Ka'b b. Eşref; üstün giyimli, kuşamlı, hamâilli (kayışlı) olarak, etrafına güzel kokular saçarak mis­afirlerin yanına inince, Muhammed b. Mesleme: "Bugünkü gibi güzel koku duymadım!" diyerek ona yaklaştı.
Ka'b b. Eşref: "Sen ne sanıyordun? Arabın en güzel kokulu kadınları benim göğsümde yaşıyor!" dedi.
Muhammed b. Mesleme: "Senin başını, saçını koklamama müsaade eder misin?" diye sordu.
Ka'b b. Eşref: "Evet! Ederim" dedi. Muhammed b. Mesleme, onun saçını kokladı. Arkadaşlarına da koklattıktan sonra, Ka'b b. Eşrefe: "Senin saçını bir kez daha koklamama müsaade eder misin?" diye sordu.
Ka'b b. Eşref: "Evet! Ederim" dedi. Muhammed b. Mesleme, Ka'b'ın başını sımsıkı yakalar yakalamaz, arkadaşlarına: "Vurun!" dedi.
Vurup öldürdüler.

Ka'b vurulup yere düştüğü zaman öyle bir çığlık kopardı ki, çevredeki kalelerden, çıralarını yak­mayan kalmadı.
Fedailer hemen oradan uzaklaştılar. Haris b. Evs b. Muaz, Ka'b'a vurulan kılıçlardan birisinin dokunmasıyla yaralanmıştı.
Arkadaşlarına yetişmekte güçlük çekiyor, gittikçe geride kalıyordu. İslâm mücahidleri; Benî Ümeyye b. Zeyd mahallesi üzerinden, Benî Kurayzalara doğru gittiler, Buas mevkii üzerinden, Urays namesine yükseldiler.
Gerilerinde kalan Haris b. Evs'i orada biraz beklediler. Onu taşıyarak gecenin sonuna doğru Medine'ye eriştiler.
Yahudiler kaleden inip mücahidleri takipte başka bir yola saptıklarından, onları yakalamaya muvaf­fak olamadılar.
Mücahidler, Allah düşmanı Ka'b'ı öldürdüklerini Peygamberimiz Aleyhisselama haber verdiler.

Ka'b b. Eşrefin öldürülüşü, Yahudileri korkuttu.

Peygamberimiz Aleyhisselam, sahabilerine: "Yahudi ricalinden, öldürmeye fırsat bulabildiklerinizi öldürün!" buyurdu.
Çünkü, onlar Peygamberimiz Aleyhisselam ve ashabıyla yapmış oldukları anlaşmayı bozmuş, Allah ve Resûlullahla çarpışma yolunu tutmuşlardı.

Ka'b'ın öldürülüşü, yalnız Yahudileri değil,aynı zamanda, onlarla işbirliği yapan müşrikleri de korkuttu.

Ka'b b. Eşref, Hicretin 25. ayında, Rebiülevvel ayından 14 gece geçtikten sonra öldürülmüştür.

Buhran Gazası  

 H.3 Cemaziyelevvel  

Buhran gazasına Hicretin 3. yılında, Hicretin 27. ayının başlarında Cumâde'l-ûlâ ayının 6'sında çıkılmıştır.

Mevkii

Buhran; Hicaz'ın Füru nahiyelerinden olup, Medine'ye uzaklığı 8 beridlik (konaklık)tır.
Büyûtu's-sukyâ'nın solunda ve Mekke yolu üzerindedir.
İsmail Aleyhisselamla annesi Hz. Hacer'in Mekke'ye giderken uğramış oldukları ilk yerdir.

Sebebi

Peygamberimiz Aleyhisselam; Süleym oğullarının Buhran'da büyük bir toplantı yaptıklarını haber alınca, hemen hazırlandı.

Vekil

Medine'de yerine İbn Ümmi Mektum'u vekil bırakarak, ashabından 300 kişilik bir kuvvetle yola çıktı.

Amaç

Peygamberimiz Aleyhisselam bu gazada Kureyş müşrikleriyle de karşılaşmayı istiyordu.

Çarpışma olmadı

Buhran'a doğru hızla ilerlediler.
Buhran yakınlarında, bir gece, Süleym oğullarından bir adama rastladılar.
Kendisinden, Süleym oğulları ve toplantılarının sebebi hakkında bilgi istediler.
Adam; Süleym oğullarının bir gün önce dağıldıklarını ve sularının başlarına döndüklerini haber verdi.
Buhran'a ulaştıkları zaman, gerçekten de, Süleym oğullarını oradan su başlarına dağılmış buldular.

Hiçbir karşılaşma ve çarpışma olmaksızın oradan Medine'ye döndüler.

Buhran seferi on gece sürdü.

Karde Seferi  

 H.3 Cemaziyelahir 

Komutan : Zeyd b. Harise 
Hedef : Kureyş
Müşrik Kafilesi 

Zamanı

(Karade) seferi, Hicretin 28. ayının başında Cumâde'l-âhire ayında ve kış mevsiminde idi.

Mevkii

Karde (Karade) Necid sularından bir sudur ve Rebeze ile Zât-i Irk'ın nahiyesi Gamer arasındadır.

Kureyş müşrikleri Bedir hezimetinin öcünü almak üzere yapılacak savaşa Ebu Süfyan'ın Bedir'den kaçırıp kurtardığı ticaret kervanındaki mallarıyla yardımcı olmaya hazırlanmışlardı ve yapacakları her ticaret seferiyle savaş güçlerini arttırmaya yönelmiş bulunuyorlardı. Fakat, Bedir'de uğradıkları hezimetten sonra, korkarak, Şam'a gidemez, ticaret yapamaz olmuşlardı.
Bir gün, Safvan b. Ümeyye: "Muhammed ile ashabı ticaretimizi felce uğrattı.
Onlara karşı ne yapacağımızı, nasıl hareket ede­ceğimizi bilmiyoruz.
Onun adamları sahil yollarını tutmuşlar, hiç bırakmıyorlar.
Sahil boyu halkı da anlaşıp onlarla birlik olmuşlar, birlikte hareket ediyorlar.
Nereye gideceğimizi bilmiyoruz! Yurdumuzda oturup duracak olur­sak, şu sermayelerimizi yiyip tüketeceğiz. Halbuki, biz bu sermayeleri yazın Şam, kışın da Habeşistan ticaretinde işletirdik!" diyerek şikâyetlendi.

Esved b. Muttalib: "Sahil yolu tehlikeli ise, sen de Irak yolunu tut, ticaretine o yolla devam et!" dedi.

Safvan: "Ben o yolu biliyor değilim ki!" dedi. Esved b. Muttalib: "Ben sana bir kılavuz salık vereyim mi ki, o seni gözü yumulu olarak oraya hiç şaşmadan götürü versin?" dedi.

Safvan b. Ümeyye: "Kimmiş o?" diye sordu. Esved b. Muttalib: "Furat b. Hayyânü'l-İclî'dir!" dedi. Safvan b. Ümeyye: "Öyle ise, sen şimdi onu bana gönder!" dedi. Furat gelince de, ona: "Ben Şam'a gitmek istiyorum. Muhammed bizim Şam ticaretimizi felce uğrattı.
Ticaret kervanımızın oraya gidecek yolunu kapattı.
Şimdi ben oraya Irak yoluyla gitmek istiyorum" dedi. Furat: "Ben seni öyle bir Irak yoluyla götüreyim ki, oraya Muhammed'in ashabından hiçbiri inmeyi göze alamaz.
Çünkü orası Necid arazisidir, susuz çöllerdir!" dedi.
Safvan, çölü kışın geçeceklerini ve suya pek az ihtiyaçları olacağını gözönünde tutarak hemen hazırlandı.

Hazırlanan ticaret kervanına Esved b. Muttalib 300 miskal altın ve ayrıca gümüş külçeleriyle, Safvan b. Ümeyye 30.000 dirhem tutarında pek çok mal, gümüş külçeleri ve kaplarla, Öteki Kureyşliler de çeşitli ticaret mallarıyla katılmış bulunuyorlardı.

Ebu Süfyan da bu kervana külliyetli miktarda gümüşle katılmıştı.
Zaten, Kureyş müşriklerinin ticaret­lerinin büyük bir kısmını gümüş ticareti teşkil ediyordu.
Kureyş müşriklerinden Safvan b. Ümeyye, Abdullah b. Ebi Rebia, Huvaytıb b. Abduluzzâ,Ebu Süfyan b. Harb de, kervanla birlikte gidenler arasında idi.
Kureyş müşriklerinin ticaret kervanı, kiraladıkları Furat b. Hayyân'ın kılavuzluğumla Irak yol unu tutup gitti.

O zaman müşrik olan Nuaym b. Mes'ud el-Eşcâî Medine'ye gelmiş, Nadîr oğulları Yahudilerinden Kinane b. Ebi'l-Hukayk'ın evine inmişti. Nuaym b. Mes'ud ev sahibiyle içki içmiş, Müslümanlardan Salît b. Numan da içki meclisinde bulunmuştu.

Nuaym b. Mes'ud, konuşma sırasında, Safvan b. Ümeyye'nin ticaret kervanıyla yola çıktığını, yanın­da pek çok ticaret malı bulunduğunu ağzından kaçırmıştı. Salit b. Numan, hemen gelip bunu Peygamberimiz Aleyhisselama haberverdi. Peygamberimiz Aleyhisselam da Zeyd b. Hârise'nin kumandası altında 100 kişilik bir askerî birliği yola çıkardı.

Zeyd b. Harise Kureyş müşriklerinin ticaret kervanını Necid sularından Karde'de yakaladı.
Kervandaki adamlar kaçtılar, yakalanamadılar. Yalnızca kılavuz Furat b. Hayyân, yakalanıp esir edildi.
Medine'ye getirildi.
Peygamberimiz Aleyhisselam, ona: "Müslüman olursan, seni öldürmeyelim" buyurdu.
O da Müslüman oldu.

Ganimet

El konulan ticaret kervanındaki malın beşte biri 20.000 dirhem tutmuştu. Kalan beşte dördü de, askerî birliğe katlan mücahidler arasında bölüştürüldü

Hz Hasan'ın (ra) doğumu

            H.3 Şaban                

Hz. Hasan, Hz. Ali ile Hz. Fâtıma'nın oğlu 

Peygamberimiz aleyhisselamın
Hz. Zeynep b.Huzeyme annemizle evlenmeleri  

H.3 Ramazan

Hicri 3 Şevval
M.625

Ayrıntılar

 

  HİCRİ 3
Diğer olaylar

Ebu Râfi'in öldürülüşü

Ebu Râfi' Sellam b. Ebi'l-Hukayk;
Benî Nadîr Yahudilerinin din adamlarından olup, Hayber'de kendisine mahsus kalede otururdu.

Hicaz'ın baş faizcisi idi.

Ebu Râfi'in Öldürülüşünün Sebepleri

1- Ebu Râfi'; Peygamberimiz Aleyhisselam ile ashabına düşmanlıktan, oyalamak için birtakım sorular sormaktan, İslâmiyeti önlemek ve söndürmek için çalışmaktan geri durmayan kötü kişilerdendi.

2- Peygamberimiz Aleyhisselamı üzer, incitir ve,

3- Peygamberimiz aleyhindeki her harekete malî yardımda bulunurdu.

4- Ka'b b. Eşref gibi, bu da, düşmanlık,
münkirlik ve yaramazlıktan geri durmazdı.

5- Gatafanları çevredeki Arap müşriklerini Peygamberimiz Aleyhisselamla çarpışmak üzere toplamıştı.

Evs kabilesinden olan sahabiler Uhud savaşından önce Ka'b b. Eşrefi Resûlullah Aleyhisselama olan düşmanlıkları ve müşrikleri onunla çarpışmaya kıskırtmaları yüzünden öldürdükleri zaman, Hazrec kabilesine mensup sahabiler, kendi kendilerine: "Acaba hangi adam, Resûlullah Aleyhisselama, Ka'b b. Eşref gibi düşmandır?" dediler ve böyle bir adamın ancak Hayber'de oturan İbn Ebu'l-Hukayk olacağını hatırladılar, onu öldürmek için Peygamberimiz Aleyhisselamdan izin istediler, Peygamberimiz Aleyhisselam da, onların onu öldürmelerine izin verdi.

Hicretin üçüncü yılında Abdullah b. Atîk,
Mes'ud b. Sinan,
Abdullah b. Üneys,
Ebu Katâde Haris b. Rib'î, ve müttefikleri
olan Huzâî b. Esved'den oluşan beş kişilik bir birlik,
Abdullah b. Atîk'in kumandası
altında Hayber'e gitti.

Bu harekette, küçük çocuklarla kadınların öldürülmesinden sakınılması da emir buyuruldu. Abdullah b. Atîk ile arkadaşları Hayber'e yaklaştıklarında güneş batmış, Hayber halkı da yaylım yerinden yaylım hayvanlarıyla birlikte dönmüşlerdi.

Abdullah b. Atîk, arkadaşlarına: "Siz yerinizde durunuz da, ben Ebu Râfi'in kalesine gideyim ve kale kapıcılarına nezakette bulu­nayım.
Bu suretle kaleye girebileceğimi umuyorum" dedi.
Kale kapısına doğru yürüdü ve kalenin kapısına yaklaştı.
Kendisini belirsiz etmek için maşlahına büründü, sanki hacetini gideriyordu! Halk, tamamıyla kaleye girmişti. Bu sırada, kale kapıcısı: "Ey Allah'ın kulu! Sen kaleye girmek istiyorsan, hemen gir! Ben kalenin kapısını kapamak istiyorum" dedi. Abdullah b. Atîk hemen içeri girdi ve merkep ahırına gizlendi. Halk kaleye girince, kapıcı kalenin kapısını kilitleyip anahtarları bir direğe astı. Abdullah b. Atîk, kalkıp anahtarları alarak kapıyı açtı. Ebu Râfi'in yanında, akşamdan sonra, gece sohbeti yapılırdı. Bu sohbet, kalenin üst katlarında yapılırdı. Bu gece sohbeti sona erip dostları Ebu Râfi'in yanından ayrılınca, Abdullah b. Atîk hemen onun yanına çıktı. Ebu Râfi'in adamlarının kendisinin onun yanına girdiğini anlarlarsa onu öldürmesine fırsat ver­meyeceklerini, engel olacaklarını düşünerek, her kapıyı açtıkça, içeriden sürgüledi. Abdullah b. Atîk, böylece, Ebu Râfi'in yattığı odaya kadar vardı. Ebu Râfi', karanlık bir oda içinde, ailesinin arasında uykuya yatmış bulunuyordu. Abdullah b. Atîk; Ebu Râfi'in odanın neresinde olduğunu kestiremediğinden, anlamak için: "Ebu Râfi'!" diyerek seslendi. Ebu Râfi': "Kim o?" dedi. Abdullah b. Atîk, ses gelen tarafa yaklaşıp ona kılıçla ilk darbeyi indirdi.
Fakat, öldüremedi. Sonra, kılıcın keskin ucunu kamına basınca, Ebu Râfi' arkasına devrildi. Abdullah b. Atîk, onu öldürdüğünü anlayıp hemen kapıları birer birer açmaya ve kaçmaya başladı.
Abdullah b. Atîk de, hemen arkadaşlarının yanına gitti ve: "Artık halâs! Allah Ebu Râfi'i öldürdü! Haydi, yürüyün!" dedi.
Kalede hemen ışıklar yandı.
Yahudiler her tarafı aradılar.
Umutları kesilince, dönüp kalelerine girdil­er.
Mücahidler de, Medine'ye gelip
Allah düşmanı Ebu Râfi'i öldürdüklerini
Peygamberimiz Aleyhisselama müjdelediler.

İbn Süneyne (Sübeyne)'nin Öldürülüşü

İbn Süneyne Ka'b b. Yehuza, Yahudi tüccarlarındandı.
Ensardan Muhayyısa b. Mes'ud, Peygamberimiz Aleyhiselamin: "Yahudilerin ileri gelen adamlarından, öldürmek fırsatını bulduğunuzu öldürünüz!" buyurduğunu işitince,İbn Süneyne'yi öldürdü.

Muhayyısa'nın henüz Müslüman olmayan ağabeyi Huvayyısa b. Mes'ud ona vurmaya başladı ve: "Ey Allah düşmanı! Onu öldürdün ha?! Vallahi, senin kanında onun malından pek çok içyağı vardır!" dedi.
Muhayyısa: "Vallahi, onun öldürülmesini bana öyle bir zât emretti ki, eğer o seni öldürmemi de bana emretseydi, muhakkak senin boynunu da vururdum!" dedi.
Huvayyısa'nın İslâmiyete girmesine ilk sebep, bu cevap oldu.
Huvayyısa: "Şaşılacak şey! Eğer Muhammed öldürülmemi sana emretse, gerçekten beni öldürür müsün?" dedi. Muhayyısa: "Evet! Vallahi, o senin boynunu vurmayı bana emretseydi, muhakkak, senin de boynunu vururdum!" dedi. Huvayyısa: "Vallahi, seni bu duruma getiren bir din, hayrete şayandır!" dedi ve Müslüman oldu.

Hz. Hafsa ve Hz. Ümmü Külsûm'un Evlenmeleri

Hz. Ömer'in kızı Hz. Hafsa; ashabdan Huneyş b. Huzafe ile evli iken onun Bedir savaşında yarala­narak Medine'de vefat etmesi üzerine, dul kalmıştı.
Hz. Ömer; Hz. Osman'ın zevcesi Hz. Rukayye'nin vefatından dolayı son derecede üzüldüğünü görünce, ona: "İstersen, Ömer'in kızı Hafsayı sana nikahlayayım?" dedi.
Hz. Osman: "Ben bu işi bir düşüneyim" diyerek cevap verdi.
Hz. Osman, aradan birkaç gün geçtikten sonra, karşılaştıklarında, Hz. Ömer'e: "Ben, şu günümde evlenmemin doğru olmadığını anladım" dedi.
Hz. Ömer, Hz. Ebu Bekir'e rastladığı zaman, ona da: "İstersen, Ömer'in kızı Hafsayı sana nikahlayayım?" dedi.
Hz. Ebu Bekir susup hiç cevap vermeyince, ona, Hz. Osman'a kızdığından daha çok kızdı.
Çünkü, Hz. Osman hiç olmazsa cevap vermiş, özür dilemişti.
Hz. Ebu Bekir, bundan sonra, Hz. Ömer'e rastlayınca: "Ey Ömer! Hani sen Hafsa'yı bana teklif etmiştin de, sana cevap vermediğime darılmıştın sanırım, öyle mi?" dedi.
Hz. Ömer: "Doğrudur!" dedi.
Hz. Ebu Bekir: "Senin teklifine cevap vermekten beni birşey men edemezdi.
Ancak, şu var ki, ben Resûlullah Aleyhisselamın Hafsa'yı almak istediğini bana söylediğini biliyordum da, Resûlullah Aleyhisselamın sır­rını duyurmak istememiştim.
Eğer Resûlullah Aleyhisselam Hafsa hakkındaki düşüncesini bırakmış olsaydı, onu muhakkak ben kabul ederdim" dedi.
Hz. Ömer, Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına vardığı zaman: "Yâ Rasûlallah! Ben Osman'a şaşıyorum.
Hafsa'yı kendisine teklif ettim de, kaçındı, yanaşmadı!?" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Ben sana Osman'dan daha hayırlı bir damat, Osman'a da senden daha hayırlı bir kayınpeder salık vereyim mi?" buyurdu.
Hz. Ömer: "Salık ver yâ Rasûlallah!" deyince, Peygamberimiz Aleyhisselam: "Sen kızın Hafsa'yı bana nikâhlarsın, ben de kızım Ümmü Külsûm'u Osman'a nikâhlarım.
Çünkü, Allah Osman'ı senin kızından daha hayırlısına, senin kızını da Osman'dan daha hayırlısına nikahladı!" buyurdu.
Zâten, Hz. Osman da Peygamberimiz Aleyhisselamın kızı Hz. Ümmü Külsûm'la evlenmeyi umduğu için Hz. Ömer'in teklifini kabul etmekten kaçınmıştı.
Peygamberimiz Aleyhisselam, Hz. Hafsa ile, Uhud savaşından önce evlendi.
Peygamberimiz Aleyhisselamın kızı Hz. Ümmü Külsûm, Hz. Fâtıma'nın büyüğü idi.
Peygamberimiz Aleyhisselam, bir gün, Hz. Osman'a: "Ben seni son derece üzgün görüyorum!?" buyurdu.
Hz. Osman: "Yâ Rasûlallah! Bana olan, hiç kimseye olmadı.
Resûlullah Aleyhisselamın yanımdaki kızının vefatıyla aramızdaki hısımlık, akrabalık ilişkisi kesilmiş oldu!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Ey Osman! Şu Cebrail; Rukayye'nin kızkardeşi Ümmü Külsûm'u da aynı miktarda mehirle sana nikahlamamı, Yüce Allah tarafından, bana emretti" buyurdu ve Hz. Ümmü Külsûm'u Hicretin 3. yılın­da
Hz. Osman'a nikahladı.

Hz. Hasan'ın Doğumu

Hz. Hasan, Hz. Ali ile Hz. Fâtıma'nın oğlu olup, Hicretin 3. yılında, Şaban ayının ortasında doğ­muştur.

Peygamberimiz Aleyhisselamın amcası
Hz. Abbas'ın zevcesi Ümmü'l-Fadl Hatun,
önce Hz. Hasan'ı, sonra da Hz. Hüseyin'i,
oğlu Kuşem ile bir müddet emzirdi. 

Hz. Hasan'a Akîka Kurbanı Kesildi
Kurban kesilirken, "Bismillâhi vallâhu ekber!
Allah'ım! Bu, senin rızan için
kesilen, ...nın akîka kur­banıdır" denir.
Akîka kurbanı pişirilerek konuya  
komşuya hediye edilebilir.

Hz. Hasan'ın kesilen saçının ağırlığınca
gümüş, sadaka olarak dağıtıldı.
Hz. Hasan'ın doğumunun 7. günü de iki koç kesildi.

Hz. Hasan, aynı zamanda sünnet de ettirildi.

Çünkü, erkekler için sünnet, sünnettir
ve fıtrat hasletlerindendir.

Peygamberimiz Aleyhisselam,
Hz. Hasan'ın kulaklarına ezan okudu.

Hz. Fâtıma ile Hz. Hasan kadar
Peygamberimiz Aleyhisselama
benzeyen hiç kimse yoktu.Hz. Ali'nin bildirdiğine göre; Hz. "Hasan'ın
Resûlullah Aleyhisselama benzerliği
başında göğsüne kadar olan kısmında,
Hüseyin'in benzerliği ise bundan aşağı kısmında idi."

Peygamberimiz Aleyhisselamın Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'e Sevgisi

Peygamberimiz Aleyhisselam, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin hakkında: "Bunlar, benim oğullarım ve kızımın oğullarıdır."
"Allah'ım! Ben onları seviyorum, onları Sen de sev!"
"Onları seveni de sev!"  "Onlar benim dünyada öpüp kokladığım iki reyhanımdır!" "Hasan ve Hüseyin'i seven beni sevmiş, onlara kin besleyen de bana kin beslemiş olur!"  "Hasan ve Hüseyin, Cennetlik gençlerin iki seyyididir!" buyurmuştur.

Peygamberimiz Aleyhisselam,
Hz. Ali'yi, Hz. Fâtımayı, Hz. Hasan'ı ve
Hz. Hüseyin'i yanına çağırıp:
"Ey Allah'ım! Bunlar, benim
Ehl-i Beytim, ev halkımdır!" buyurmuştur.


  Zekat ve Sadaka Yemenin
Peygamberimiz Aleyhisselam ile Ehl-i Beytine Helâl Olmayışı

Peygamberimiz Aleyhisselam, bir gün, Hz. Hasan'ın Beytülmâl'e ait zekat, sadaka hurmasından bir tane alıp ağzına götürdüğünü görünce: "Kaka! Kaka! Kaka!" diyerek ağzından dışarı çıkarttırdı ve: "Zekat, sadaka bize; ne Muhammed'e, ne de Muhammed hanedanına helâl değildir!
Sen bizim zekat, sadaka yemediğimizi bilmiyor musun?" buyurdu.   

Bismillahirrahmanirrahim
 
HİCRİ 1.YIL 
Peygamberimiz'in (sav) Mescidinin Yapılışı
Ezan
 Hz. Hamza'nın (ra) Sîfü'l-Bahr'e Gönderilişi
Ubeyde b. Hâris'in (ra) Râbığ'a Gönderilişi
Sa'd b. Ebi Vakkas'ın Harrar'a Gönderilişi

 HİCRİ 2.YIL
 Cihat Emri / İzni 
 Ebvâ (Veddan) Gazâsı
 Buvat Gazâsı 
 Sefvan Gazâsı 
  Zü'l-Uşeyre Gazâsı 
 Nahle Seferi 
 Kıblenin Kâbe'ye Çevrilişi
  Ramazan Orucunun Farz Kılınışı 
  Teravih Namazı
   Bedir Savaşı 
  Sevık Gazası
  Fıtır Sadakası ve Bayram Namazları Zekat Farizası
 

HİCRİ 3.YIL
Karkaratü'l Küdr Gazası
Ka'b b. Eşref'in Öldürülmesi,
Gatafan Gazası
Ebu Râfi'in öldürülüşü
İbn Süneyne (Sübeyne)'nin Öldürülüşü
Buhran Gazası
Karde Seferi
Hz Hasan'ın (ra) doğumu
Uhud Savaşı

HİCRİ 4.YIL
Katan Seferi
Abdullah b. Üneys (ra) Seriyyesi
Reci Seferi
Bi'r-i Mauna olayı
Amr b. Ümeyye Seriyyesi
Beni Nadir yahudileri Medine'den Sürüldü
İçki Haram Kılındı
Hz Ali 'nin (ra) annesi Fatıma hatun vefat etti
Hz. Zeyneb'in Vefatı
Peygamberimiz Aleyhisselamın Torunu ve Hz. Osman'ın Oğlu Abdullah'ın Vefatı
Ebu Seleme Abdullah b Abdulesed (ra) vefat eti
Hz Hüseyin Doğdu
Peygamberimiz Aleyhisselamın Hz. Ümmü Seleme ile Evlenişi
Bedru'l Mev'id Gazvesi
 
HİCRİ 5.YIL
Zatürrika Gazvesi
Dümetü'l Cendel Gazvesi
Müzeyneler Müslüman oluyor
Beni Mustalık Gazası (Müreysi’ Savaşı)
Rasulullah (sav)'ın Cüveyriye binti Haris ile evlenmesi
Hz. Aişe ve İfk (İftira) olayı
Peygamberimiz'in (sav) ,Hz Zeyneb b.Cahş ile evliliği
HENDEK SAVAŞI
Beni Kurayza Gazası

HİCRİ 6.YIL
Kurata seferi
Beni Lihyan seferi
Gabe gazası
Gamre seferi
Zülkasse  seferi
Cemum seferi
Iys seferi
Tarf seferi
Dümetül Cendel seferi
Fedek seferi
Beni Fezare seferi
Ükl ve Üraniler
 Hudeybiye Antlaşması

HİCRİ 7.YIL
Peygamber (sav) elçileri
Hayberin fethi
Peygamberimiz Aleyhisselamın Hz. Safiyye ile Evlenişi
Fedek Yahudileriyle Anlaşma Yapılması
Vâdi'l-kurâ Gazası
Hısma Seferi
Teymâ seferi
Benî Fezâre Seferi
Türebe Seferi
Hz. Ebu Bekr'in Necd seferi
Benî Mürre Seferi
Meyfaa seferi
Cinab Seferi
UMRETÜ'L-KAZA
 
HİCRİ 8.YIL
Peygamberimiz Aleyhisselam'ın Kızı Hz. Zeyneb'in Vefatı
Mute Gazası
Mekke'nin Fethi
Huneyn Savaşı
Taif Kuşatması
Halid b. Velid ile Osman b. Talha'nın Müslüman Oluşu

 HİCRİ 9.YIL
Müslüman Kabilelere Valiler ve Zekat Tahsil Memurları Gönderilişi
Medine'ye Gelen Benî Temim Heyeti
Hâris b. Dırâr el-Huzâî'nin Medine'ye Gelişi, Müslüman Oluşu ve Benî Mustalıkların da Müslüman Olmalarını Sağlayışı
Benî Esed b. Huzeymelerin Müslüman Oluşu
Urve b. Mes'ud'un Müslüman Olup Taiflileri Müslümanlığa Davet Edişi ve Şehit Edilişi
Benî Uzre Heyetinin Medine'ye Gelmeleri ve Müslüman Olmaları
Kutbe b. Âmir'in Has'amlara Gönderilişi
Abdullah b. Avsece'nin Hârise b. Amr b. Kurayt Oğullarına Gönderilişi ;
Dahhâk b. Süfyan'ın Kurataları Te'dibe Gönderilişi
Beliyy Heyetinin Medine'ye Gelişi ve Müslüman Oluşu
Habeş Necaşî'si Ashama'nın Vefat Edişi ve Kendisi İçin Gıyâbî Olarak Medine'de Cenaze Namazı Kılınışı
Peygamberimiz Aleyhisselamın Zevcelerinden 1 ay inzivaya çekilişi
Tebük Seferi
Hz. Ümmü Külsûm'un Vefatı
Himyer Krallarının Müslüman Oluşu
Sakîflerin Müslüman Oluşu
İslamiyet Arabistanda yayılıyor
Baş Münafık Abdullah b Übeyy b Selül'ün Ölüşü
9.Yıl Haccı

HİCRİ 10.YIL
Hz. İbrahim'in Vefatı
Veda Haccı

HİCRİ 11. Yıl
Usame b. Zeyd (ra)'in Suriye Seferi
Peygamberimiz Aleyhisselamın vefatı

 

Peygamberimiz Aleyhisselamın İlk Cuma Hutbeleri

Peygamberimiz Aleyhisselam, bu Cuma günü, ayakta durarak ardarda irad ettiği hutbelerinde, Allah'a lâyık olduğu veçhile hamd ve sena­da bulunduktan sonra, şöyle buyurdu:

"Ey insanlar! Kendiniz için, önden ahiret azığı olacak şeyler gönderiniz. Elbette, bilirsiniz ki; her biriniz ölecek ve davarını çobansız bırakacaktır! Sonra Rabbi ona tercümansız, perdedarsız olarak: 'Sana Resûlüm gelip emirlerimi tebliğ etmedi mi? Ben sana mal verdim, ihsanda bulundum. Sen kendin için [âhiret azığı olarak] ne gönderdin? buyuracak. O da, sağına soluna bakacak, hiçbir şey göremeyecek! Sonra önüne bakacak. Önünde de cehennemden başka birşey göremeyecek! Öyle ise yarım hurma ile de olsa cehennemden kendisini korumaya gücü yeten kimse, hemen o hayır işlesin! Onu bulamayan da, güzel bir sözle kendisini korumaya çalışsın. Çünkü bir iyiliğe on mislinden yedi yüz misline kadar sevab verilir! Selam ve Allah'ın rahmet ve bereketleri üzerinize olsun!" "Allah'a hamd olsun! Allah'a hamd eder ve O'ndan yardım dilerim. Nefislerimizin şerlerinden ve kötü amellerinden, Allah'a sığınırız. Allah'ın doğru yola ilettiğini hiç kimse saptıramaz! Saptırdığını da hiç kimse doğru yola iletemez! Şehadet ederim ki: Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur! O, birdir; O'nun şerîki yoktur! Sözlerin en güzeli, Yüce Allah'ın Kitabıdır. Allah kimin kalbini Kur'ân'la süsler ve onu küfürden sonra İslâmiyete girdirir, o da Kur'ân'ı insanların sözlerine tercih ederse, işte o kimse felah bulmuş, kurtulmuştur. Doğrusu, Kitabullah sözlerin en güzeli, en belâgatlısıdır. Allah'ın sevdiğini seviniz! Allah'ı candan gönülden seviniz! Allah'ın kelamından, zikrinden usanmayınız! Allah'ın kelamından, kalbinize kasvet ve darlık gelmesin! Çünkü, Allah'ın kelamı, herşeyin üstününü ayırıp seçer, amellerin hayırlısını, kulların seçkinlerini, kıssaların iyisini zikreder. Helal ve haram olan herşeyi beyan eyler. Artık Allah'a ibadet ediniz ve O'na hiçbir şeyi şerik koşmayınız. O'ndan gereği gibi sakınınız. Dilinizle söylediğiniz güzel sözlerinizle Allah'ı tasdik ve ikrar ediniz. Allah'ın ihsan ettiği rahmetle aranızda sevişiniz. Muhakkak biliniz ki: Allah, ahdinin bozulmasına gazab eder. Selam olsun sizlere!"[3] Peygamberimiz Aleyhisselamın Beni Salim mescidinde Cuma günü irad buyurduğu hutbe olmak üzere, Saîd b. Abdurrahman el-Cumahî'den nakledilen hutbede de şöyle buyurulmustur: "Hamd, Allah'a mahsustur. Ben, O'na hamd eder, O'ndan yardım, yarlıganmak ve hidayet dilerim. O'na iman ederim, inanmazlık etmem. İnanmazlık edenlere de düşmanlık ederim. Ben Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına, O'nun bir olduğuna, şerîki ve nazîri olmadığına, Muhammed'in de O'nun kulu ve resûlü olduğuna şehadet ederim. Allah, onu peygamberlerin gelmesinin kesildiği, ilmin azaldığı, insanların sapkınlığa düştüğü, zamanın kesintiye uğradığı, Kıyametin kopma ve âlemin sona erme zamanının yaklaştığı bir sırada, tam bir hidayet, tam bir nur, tam bir öğüt olan Kur'ân'la göndermiştir. Allah'a ve Resûlüne boyun eğen, muhakkak doğru yolu bulmuştur. Allah'a ve Resûlüne karşı gelen de, azgınlık ve taşkınlığa, sapkınlıktan sapkınlığa düşmüştür. Size Allah'tan korunmayı tavsiye ederim. Zaten bir Müslümanın bir Müslümana en hayırlı tavsiyesi de, onu ahirete isteklendirmesi, ona Allah'tan korunmayı emretmesidir. Allah'ın sizi sakındırdığı şeylerden sakınınız! Bundan daha üstün ve hayırlı bir öğüt, bundan daha üstün ve hayırlı bir hatırlatma yoktur. Rabbinden korkarak, ürpererek ibadet eden kimse için, Allah'tan korunmak, istediğiniz ahiret mut­luluğu için en güvenilir bir yardımdır. Kim gizli ve açık her işinde Allah'ın hoşnutluğunu gözeterek Allah'la arasını düzeltirse, dünyada onun adı hayırla anılır. Öldükten sonra da, bu, kendisinden önce göndermiş olduğu hayra muhtaç bulunduğu bir zamanda kendisine azık olur. Bunun dışındaki işlerden uzak uzak kaçmayı, onlarla kendi arasında uzun mesafeler olmasını ister. Allah, azabından sizi korkutur. Allah, kulları hakkında çok esirgeyici ve merhametlidir. Sözünü doğrulayan, va'dini yerine getiren Allah'a andolsun ki; bundan cayma yoktur! Çünkü, Yüce Allah 'Benim katımda söz değiştirilmez. Ben, kullara zulümkâr da değilim' [Kâf: 29] buyuruyor. Şimdiki ve gelecekteki işlerinizde gizli ve açık yaptıklarınızdan dolayı Allah'tan korununuz! Kim Allah'tan korunursa, Allah onun günahlarını örter, ecrini de büyütür. Allah'tan korunan büyük bir kurtuluşa ermiştir. Allah'tan korunmak, insanı Allah'ın azab ve gazabından korur. Allah'tan korunmak, yüzleri ağartır, Rabbi hoşnut eder, dereceyi yükseltir. Nasibinizi alınız! Allah katında ifrartlı olan hareketlerde bulunmayınız. Allah doğruları da, yalancıları da bilsinler diye size Kitabını ve yolunu açıkça öğretmiştir. Allah'ın size ihsan ettiği gibi, siz de ihsanda bulununuz. Allah'ın düşmanlarına düşman olunuz. O'nun yolunda, gereği gibi cihad ediniz! Sizi O seçip Müslümanlar diye adlandırdı ki, helak olan açık delillerle helak olsun, sağ kalan da açık delillerle sağ kalsın. Allah'tan başkasında kuvvet ve kudret yoktur. Allah'ı anmayı çoğaltınız. Bu günden sonrası için çalışınız. Kim Allah'la arasını düzeltirse, Allah da onun insanlarla arasını düzeltir. Çünkü Allah insanlar üzerinde hükmünü yürütür. İnsanlar ise Allah üzerinde hükümlerini yürütemezler. Allah insanlar üzerinde tasarruf eder. İnsanlar ise Allah üzerinde tasarruf edemezler. Allah en büyüktür. Büyük olan Allahtan başkasında kuvvet ve kudret yoktur.


 
 HİCRİ AYLAR
Muharrem 
Safer
Rebiülevvel
Rebiülahir
Cemaziyelevvel
Cemaziyelahir 
Recep
Şaban
Ramazan
Şevval
Zilkade 
Zilhicce
 
Facebook beğen
 
 
15 ziyaretçi (18 klik)
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol